James Webb Uzay Teleskobu 2024’ün En İyi Görüntüleri

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu görüntüsü, Samanyolu Galaksimizin bir uydu galaksisi olan Büyük Macellan Bulutu (LMC) içindeki bir H II bölgesini göstermektedir. N79 olarak bilinen bu bulutsu, yıldızlararası atomik hidrojenin iyonlaşmış olduğu bir bölgedir ve Webb’in Orta Kızılötesi Aleti (MIRI) ile yakalanmıştır.
N79, LMC’nin genel olarak keşfedilmemiş güneybatı bölgesinde yer alan, yaklaşık 1630 ışık yılı boyunca uzanan dev bir yıldız oluşum kompleksidir. Genellikle Webb’in daha önce hedef aldığı **30 Doradus (ya da Tarantula Bulutsusu)**nun genç bir versiyonu olarak kabul edilir. Yapılan araştırmalar, N79’un son 500.000 yılda 30 Doradus’a kıyasla iki kat daha yüksek bir yıldız oluşum verimliliğine sahip olduğunu göstermektedir.
Bu özel görüntü, üç büyük moleküler bulut kompleksinden biri olan N79 Güney (kısaca S1) üzerine odaklanmaktadır. Bu parlak nesnenin etrafındaki belirgin “yıldız patlaması” desenleri, teleskobun aynalı yapısından kaynaklanan kırınım dikenleridir. Webb gibi ışığı toplamak için ayna kullanan tüm teleskoplarda bu tür optik artefaktlar oluşur. Webb’in durumunda, en büyük altı kırınım dikeni, teleskobun 18 birincil ayna segmentinin altıgen simetrisinden kaynaklanır. Bu desenler yalnızca tüm ışığı tek bir noktadan gelen çok parlak ve kompakt nesneler çevresinde fark edilir. Çoğu galaksi ise, göze küçük görünse de, tek bir yıldıza kıyasla daha soluk ve yayılmış olduğu için bu desenleri göstermez.
MIRI’nin yakaladığı daha uzun dalga boyundaki ışık sayesinde, Webb’in N79 görüntüsü bölgedeki parlayan gaz ve tozu ortaya koymaktadır. Bunun nedeni, orta kızılötesi ışığın bulutların içine daha derinlemesine nüfuz edebilmesi; daha kısa dalga boylarındaki ışık ise nebula içindeki toz taneleri tarafından soğurulur veya saçılır.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, O. Nayak, M. Meixner

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu’nun “Ayın Görseli”nde kareyi tamamen dolduran galaksi, NGC 2566 adlı sarmal bir galaksi ve Puppis (Pupa) takımyıldızında yer alıyor. Görüntü, Webb’in iki farklı gözlem aracı olan Yakın Kızılötesi Kamera (NIRCam) ve Orta Kızılötesi Alet (MIRI) ile yapılan gözlemlerin birleştirilmesiyle oluşturuldu. Bu sayede, NGC 2566’nın belirgin sarmal kolları, uzun merkezi çubuğu ve gaz, toz ve yıldızlardan oluşan hassas dokusu net bir şekilde görülebiliyor.
76 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alan NGC 2566, görece yakın bir galaksi olarak kabul ediliyor ve bu da onu yıldız kümeleri ve gaz bulutları gibi ince detayların incelenmesi için ideal bir hedef haline getiriyor. NGC 2566’nın yeni Webb görüntüleri, yakın çevredeki yıldız oluşturan galaksilerdeki yıldızlar, gaz ve toz arasındaki bağlantıları anlamaya yönelik gözlem programı (#3707) kapsamında toplandı.
Görsel Açıklaması:
Yakından bakıldığında oval şekilli bir sarmal galaksi görülüyor. Merkezi, yoğun, soluk bir noktadan oluşuyor ve tüm diski maviye çalan bir ışıkla aydınlatıyor. Merkezden dışa doğru soluk kırmızımsı toz şeritleri spiral şekilde yayılıyor. Bu şeritler, her iki uçta galaksinin kenarları boyunca uzanan, daha kalın ve bulutumsu kırmızı toz kollarına birleşiyor. Bu kollar üzerinde parlak turuncu lekeler de göze çarpıyor ve bu yapı galaksinin bir ucundan diğer ucuna doğru devam ediyor.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, A. Leroy

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu, bu yeni görüntüsünde galaksi I Zwicky 18 (I Zw 18)’in muhteşem bir manzarasını yakaladı. Galaksi ilk olarak 1930’larda İsviçreli astronom Fritz Zwicky tarafından tanımlandı ve Dünya’dan yaklaşık 59 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Bu galaksi, birkaç ani yıldız oluşum patlamasından geçti. I Zw 18, erken evrende yer alan galaksilere tipik bir örnek olup, cüce düzensiz galaksi olarak sınıflandırılır (Samanyolu’ndan çok daha küçüktür).
Galaksinin merkezinde iki büyük yıldız patlama bölgesi yer alıyor. Merkezi yıldız patlama bölgesini çevreleyen ince kahverengi filamentler, sıcak ve genç yıldızların yaydığı yıldız rüzgârları ve yoğun ultraviyole ışınım ile ısıtılmış gaz kabarcıklarıdır. Geniş alanlı bu görüntünün alt kısmında yer alan mavi bölge, galaksinin hemen altında bulunan bir uydu galaksiyi göstermektedir. Bu uydu galaksi, I Zw 18’in ana gövdesiyle etkileşim hâlinde olabilir ve yakın zamanda yaşanan yıldız oluşumunu tetiklemiş olabilir.
Cüce galaksinin çevresindeki turuncu lekeler, çok daha büyük mesafelerdeki eski ve tamamen oluşmuş galaksilerden gelen soluk parıltılardır. Bu görüntü, I Zw 18’deki tozun yaşam döngüsünü incelemeye yönelik bir Webb programı kapsamında çekildi. Bilim insanları şu anda, Hubble Teleskobu ile optik dalga boylarında elde edilen önceki araştırmaların üzerine inşa ederek, Webb’in kızılötesi dalga boylarındaki eşdeğer uzaysal çözünürlüğü ve hassasiyetiyle tek tek tozlu yıldızları detaylı biçimde inceliyor.
Bu galaksi, evrendeki bilinen galaksiler arasında helyumdan daha ağır elementler bakımından en düşük içeriğe sahip olanlardan biri olarak özel bir ilgi görüyor. Bu tür koşulların, yüksek kırmızıya kaymalı uzaklıkta yer alan ilk yıldız oluşturan galaksilerdeki ortamlarla benzer olduğu düşünülüyor. Bu nedenle, Webb’in I Zw 18 üzerindeki çalışması, erken evrendeki yıldız ve toz yaşam döngüsüne ışık tutabilir.
Daha önce bu galaksinin yalnızca ilk yıldız neslini oluşturmaya yeni başlamış olabileceği düşünülse de, NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu, galaksinin içinde daha sönük, yaşlı kırmızı yıldızlar keşfetmişti. Bu da yıldız oluşumunun en az bir milyar yıl, hatta muhtemelen on milyar yıl önce başladığını gösteriyor. Dolayısıyla bu galaksi, çoğu diğer galaksiyle yaklaşık aynı zamanda oluşmuş olabilir.
Webb’in yeni gözlemleri, tozlu ve evrimleşmiş yıldız adaylarını tespit etti. Aynı zamanda I Zw 18’in iki baskın yıldız oluşum bölgesi hakkında ayrıntılar da sundu.
Görsel açıklaması:
Siyah bir arka plan üzerinde birçok küçük galaksi dağılmış durumda: çoğu beyaz, oval biçimli ve kırmızı, sarmal galaksiler. Görüntüye egemen olan cüce düzensiz galaksi, merkezinde iki ayrı lob olarak görünen parlak beyaz ve mavi yıldızlardan oluşan bir bölgeye sahip. Bu bölge kahverengi toz filamentleriyle çevrili.
Kaynak: ESA/Webb, NASA, CSA, A. Hirschauer, M. Meixner.

Bu görüntüde, NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu tarafından gözlemlenen çubuklu sarmal galaksi NGC 1559 yer alıyor. Galaksi, gevşekçe sarılmış spiral kollarında belirgin ve açık bir desen barındıran görünür bir merkezi bölgeye sahip.
NGC 1559, güney yarımkürenin az gözlemlenen takımyıldızlarından biri olan Ağ (Reticulum) takımyıldızında, yaklaşık 35 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.
Bu portrede yer alan veriler, Webb’in iki farklı cihazıyla elde edildi: Orta Kızılötesi Alet (MIRI) ve Yakın Kızılötesi Kamera (NIRCam).
- MIRI, yıldızlararası ortamın yapı taşlarını oluşturan yıldızlararası toz tanelerinin parıltısını yakalayarak gelecekteki yıldız oluşumlarının yakıtını gözler önüne seriyor.
- NIRCam ise, tozun ardında gizlenen genç yıldızlar da dahil olmak üzere yıldızlardan gelen ışığı gözlemliyor. Ayrıca bu cihaz, genç yıldızların çevresindeki iyonize nebula emisyonlarını da kaydediyor.
Veriler, PHANGS ekibi tarafından yürütülen bir gözlem programı kapsamında toplandı. Bu programda James Webb Teleskobu, ALMA (Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizisi) radyo teleskobu, NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu ve diğerleri tarafından da haritalanmış olan 55 galaksiyi gözlemlemeyi hedefliyor.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, A. Leroy, J. Lee ve PHANGS Ekibi.

James Webb Uzay Teleskobu’nun MIRI (Orta Kızılötesi Aleti) ile elde ettiği bu Arp 107 görüntüsü, sağ tarafta yer alan büyük sarmal galaksinin merkezinde bulunan süper kütleli kara deliği ortaya koyuyor. Bu kara delik, çevresindeki tozun büyük kısmını toz şeritlerine çekerek düzenliyor ve aynı zamanda teleskobun yapısıyla etkileşime giren ışık nedeniyle Webb’e özgü kırınım dikenlerini sergiliyor.
MIRI’nin gözler önüne serdiği bu bölgedeki en dikkat çekici özelliklerden biri ise, mavi tonlarla vurgulanan milyonlarca genç yıldızın oluşumu. Bu genç yıldızlar, silikat tozları ve poliaromatik hidrokarbonlar (is benzeri organik moleküller) ile çevrili.
Sol tarafta görülen küçük eliptik galaksi ise, yıldız oluşumunun büyük kısmını çoktan tamamlamış olup, çok sayıda organik molekül içermektedir.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, STScI

Uluslararası bir gökbilimci ekibi, NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu’nu kullanarak, Evren henüz 460 milyon yaşındayken kütleçekimsel olarak birbirine bağlı yıldız kümeleri keşfetti. Bu, Büyük Patlama’dan sonraki 500 milyon yıl içinde oluşmuş bir “bebek galakside” yıldız kümelerinin ilk kez keşfedilmesi anlamına geliyor.
Evrenin erken dönemlerindeki genç galaksiler, önemli miktarda iyonlaştırıcı radyasyon üreten şiddetli yıldız oluşum patlamaları yaşamıştı. Ancak bu galaksilerin kozmik olarak çok uzak olmaları nedeniyle, yıldız içeriklerini doğrudan incelemek oldukça zordu.
James Webb Teleskobu sayesinde, uluslararası araştırma ekibi şimdi Cosmic Gems yayı (SPT0615-JD1) olarak adlandırılan galakside beş genç ve büyük yıldız kümesi tespit etti. Bu galaksi, evren yalnızca 460 milyon yaşındayken ışık yaymaktaydı – yani bu gözlem, kozmik zamanın %97’si kadar geriye bakmak anlamına geliyor.
Cosmic Gems yayı, ilk olarak NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu’nun RELICS (Reionization Lensing Cluster Survey) programı kapsamında, SPT-CL J0615−5746 adlı kütleçekimsel merceklenme yapan galaksi kümesi gözlemlerinde keşfedilmişti.
Webb sayesinde, araştırmacılar artık yıldızların nerede oluştuğunu ve nasıl dağıldığını, tıpkı Hubble’ın yakın evrendeki galaksileri incelediği gibi gözlemleyebiliyor. Webb’in bu görüntüsü, yıldız oluşumu ve erken galaksilerin iç yapıları üzerine eşi benzeri olmayan bir mesafeden benzersiz bir bakış açısı sunuyor.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, L. Bradley (STScI), A. Adamo (Stockholm Üniversitesi) ve Cosmic Spring İşbirliği.

ESA/Webb’in bu yeni “Ayın Görseli”, RX J1131-1231 olarak bilinen kuasarın kütleçekimsel merceklenmesini gösteriyor. Yaklaşık 6 milyar ışık yılı uzaklıkta, Kadeh (Crater) takımyıldızında bulunan bu kuasar, bugüne kadar keşfedilmiş en iyi merceklenmiş kuasarlardan biri olarak kabul ediliyor. Ön plandaki galaksi, arka plandaki kuasarın görüntüsünü parlak bir yay hâline getiriyor ve nesnenin dört ayrı görüntüsünü oluşturuyor.
Kütleçekimsel merceklenme, ilk olarak Einstein tarafından öngörülmüş olup, uzak kuasarlardaki kara deliğe yakın bölgeleri incelemek için nadir bir fırsat sunar. Bu olay, doğal bir teleskop gibi davranarak bu kaynaklardan gelen ışığı büyütür.
Evren’deki tüm maddeler çevresindeki uzay dokusunu büker; kütlesi büyük olan cisimler bu etkiyi daha belirgin şekilde yaratır. Galaksiler gibi çok kütleli nesnelerin yakınından geçen ışık, bu bükülmüş uzayı izleyerek, ilk yolundan sapmış gibi görünür.
Kütleçekimsel merceklenmenin önemli sonuçlarından biri, çok uzak ve sönük gök cisimlerini büyütebilmesi ve böylece astronomların, aksi takdirde göremeyecekleri kadar uzak olan bu nesneleri inceleyebilmelerini sağlamasıdır.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, A. Nierenberg

İşte Webb Teleskobu’nun M104 galaksisine ait çarpıcı yeni orta kızılötesi görüntüsü. Bu ilk görüntüde galaksinin parlak çekirdeği daha sönük görünmekte, bu sayede hem düzgün yapılı iç diski hem de dış halkadaki parçacıklı gazın dağılımı daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Toz, evrenin temel yapı taşlarından biridir ve genellikle galaksilerde yıldız oluşumunun gerçekleştiği yerlerde bulunur. Her ne kadar bu özel galaksi yoğun bir yıldız oluşum bölgesi olmasa da, bilim insanlarının inceleyebileceği çok sayıda yıldıza, özellikle de küresel kümeler olarak bilinen sıkı yıldız gruplarına ev sahipliği yapmaktadır.
Sombrero Galaksisi olarak da bilinen M104, Hubble’ın görünür ışıkla çektiği görüntülerde parlak çekirdeğiyle biraz daha şapka benzeri bir görünüm sergiler.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, STScI

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu, gökyüzümüzdeki en ayırt edici nesnelerden biri olan Atbaşı Bulutsusunun şimdiye kadarki en net kızılötesi görüntülerini yakaladı. Bu gözlemler, ikonik bulutsunun bir bölümünü tamamen yeni bir ışık altında göstererek, benzersiz uzaysal çözünürlükle karmaşıklığını ortaya koyuyor.
Webb’in yeni görüntüleri, Avcı (Orion) takımyıldızında, Orion B moleküler bulutunun batı tarafında bir gökyüzü bölgesini gösteriyor. Toz ve gazın dalgalanan türbülanslarından yükselen Atbaşı Bulutsusu, diğer adıyla Barnard 33, yaklaşık 1300 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor.
Bulutsu, çöken bir yıldızlararası madde bulutundan oluştu ve yakınlardaki sıcak bir yıldız tarafından aydınlatıldığı için parlıyor. Atbaşı’nı çevreleyen gaz bulutları çoktan dağılmış olsa da, dışa doğru uzanan bu sütun, aşınması daha zor olan yoğun madde kümelerinden oluşuyor.
Gökbilimciler, Atbaşı Bulutsusu’nun yaklaşık beş milyon yıl içinde tamamen dağılacağını tahmin ediyor.
Kaynak: ESA/Webb, NASA, CSA, K. Misselt (Arizona Üniversitesi) ve A. Abergel (IAS/Paris-Saclay Üniversitesi, CNRS)

NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu’nun NIRCam (Yakın Kızılötesi Kamera) ve MIRI (Orta Kızılötesi Aleti) ile çekilen bu görüntü, Yengeç Bulutsusunun farklı yapısal detaylarını gösteriyor. Süpernova kalıntısı, çift iyonize kükürt (yeşil renkte gösterilmiştir), ılık toz (eflatun/mor) ve senkrotron emisyonu (mavi) gibi çeşitli bileşenlerden oluşmaktadır.
Yengeç Bulutsusu’nun iç kısmındaki sarı-beyaz lekeli filamentler, toz ve çift iyonize kükürtün bir arada bulunduğu bölgeleri temsil ediyor.
Gözlemler, Genel Gözlemci programı 1714 kapsamında gerçekleştirildi.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, Tea Temim (Princeton); Görüntü İşleme: Joseph DePasquale (STScI)

Gökbilimciler, James Webb Uzay Teleskobu’nu kullanarak M82 galaksisinin merkezine baktılar; burada, hızlı yıldız oluşumu ve sonrasında gerçekleşen süpernovalar nedeniyle galaktik rüzgar fırlatılıyor. Galaktik rüzgarın incelenmesi, gaz kaybının galaksinin gelecekteki büyümesini nasıl şekillendirdiğine dair önemli bilgiler sunabilir.
Webb’in NIRCam (Yakın Kızılötesi Kamera) aletiyle elde edilen bu görüntü, PAH (poliaromatik hidrokarbonlar) olarak bilinen is benzeri kimyasal moleküllerin yaydığı emisyonlar sayesinde M82’nin galaktik rüzgarını gösteriyor. PAH’lar, daha soğuk sıcaklıklarda hayatta kalabilen çok küçük toz taneleridir ancak sıcak koşullarda yok olurlar.
Emisyonun yapısı, sıcak ve iyonize gaz yapısını andırmakta olup, PAH’ların moleküler gazın sürekli iyonizasyonuyla yenilenebileceğini düşündürmektedir.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, A. Bolatto (UMD), R. Levy (UoA), A. Pagan (STScI)

Bir grup gökbilimci, NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu’nu kullanarak, Büyük Ayı (Ursa Major) takımyıldızında, Dünya’dan 12 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan yıldız patlaması yaşayan Messier 82 (M82) galaksisini inceledi. M82, Samanyolu’ndan yaklaşık 10 kat daha hızlı yeni yıldızlar oluşturuyor.
Webb’in kızılötesi yetenekleri, bilim insanlarının tarih boyunca yıldız oluşum sürecini gizleyen toz ve gaz perdelerinin arasından bakmasını sağladı. Webb’in NIRCam (Yakın Kızılötesi Kamera) aletiyle elde edilen bu görüntü, M82’nin merkezini eşi görülmemiş detayda gösteriyor.
Webb’in çözünürlüğü sayesinde gökbilimciler, merkezdeki küçük, parlak ve kompakt kaynakları tek tek ayırt edebiliyor; bunlar ya bireysel yıldızlar ya da yıldız kümeleri olabilir. M82’nin merkezini oluşturan yıldız ve kümelerin doğru sayısını elde etmek, yıldız oluşumunun farklı aşamalarını ve her bir aşamanın zaman çizelgesini anlamaya yardımcı olacak.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, A. Bolatto (UMD), R. Levy (UoA), A. Pagan (STScI)

Bilim insanları, NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu’nu kullanarak, Aşırı Dış Galaksi’deki belirli yıldız oluşum bölgelerini yakın ve orta kızılötesi ışıkta inceledi. Digel Bulutu 2S olarak bilinen bu yıldız oluşum bölgesinde, teleskop genç, yeni oluşmuş yıldızları ve bu yıldızların uzanan malzeme jetlerini gözlemledi.
Webb’in bu görüntüsünde ayrıca bölgedeki yoğun bir arka plan galaksileri denizi ve kırmızımsı nebulöz yapılar da yer alıyor.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, STScI, M. Ressler (JPL); Görüntü İşleme: Joseph DePasquale (STScI)

Bu sarmal galaksi, Yakın Galaksilerde Yüksek Açısal Çözünürlükte Fizik (PHANGS) programı kapsamında gözlemlendi. Bu büyük proje, birçok galaksinin hem uzay hem de yer tabanlı teleskoplarla gözlemlerini içeriyor ve araştırmacıların yıldız oluşum döngüsünün tüm aşamalarını incelemesine yardımcı oluyor. Bu süreç, tozlu gaz bulutları içinde yıldızların oluşumundan, Webb’in yeni görüntülerinde ortaya çıkan karmaşık yapıları yaratan enerji salınımına kadar uzanıyor.
NGC 3627, Aslan (Leo) takımyıldızında yer almakta ve Dünya’dan yaklaşık 36 milyon ışık yılı uzaklıktadır.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, STScI, J. Lee (STScI), T. Williams (Oxford), PHANGS Ekibi

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu’nun bu yeni görüntüsünde, cüce galaksi NGC 4449 yer alıyor. Caldwell 21 olarak da bilinen bu galaksi, yaklaşık 12,5 milyon ışık yılı uzaklıkta, Köpekçi (Canes Venatici) takımyıldızında bulunuyor. NGC 4449, M94 galaksi grubunun bir parçasıdır ve bu grup, Samanyolu’nu barındıran Yerel Grup’a yakındır.
NGC 4449, milyarlarca yıldır yıldız oluşturmaktadır; ancak şu anda geçmişe kıyasla çok daha yüksek bir hızda yıldız oluşumu yaşamaktadır. Bu tür olağanüstü patlayıcı ve yoğun yıldız oluşum etkinliğine yıldız patlaması (starburst) denir ve bu yüzden NGC 4449, yıldız patlaması galaksisi olarak tanınır.
Aslında, mevcut yıldız oluşum hızıyla, yıldızların oluşumunu besleyen gaz kaynağı yalnızca yaklaşık bir milyar yıl daha yetecektir.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, A. Adamo (Stockholm Üniversitesi) ve FEAST JWST Ekibi

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu’nun bu yeni görüntüsünde, cüce galaksi NGC 4449 yer alıyor. Caldwell 21 olarak da bilinen bu galaksi, yaklaşık 12,5 milyon ışık yılı uzaklıkta, Köpekçi (Canes Venatici) takımyıldızında bulunuyor. NGC 4449, Samanyolu’nu barındıran Yerel Grup’a yakın konumda yer alan M94 galaksi grubunun bir parçasıdır.
NGC 4449, birkaç milyar yıldır yıldız oluşturmaktadır; ancak şu anda geçmişe kıyasla çok daha yüksek bir hızda yıldız oluşumu yaşamaktadır. Bu olağanüstü yoğun ve patlayıcı yıldız oluşum etkinliğine yıldız patlaması (starburst) denir ve bu yüzden NGC 4449, yıldız patlaması galaksisi olarak bilinir.
Aslında, mevcut yıldız oluşum hızıyla, yıldız üretimini besleyen gaz kaynağı yaklaşık bir milyar yıl daha yetecektir.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, A. Adamo (Stockholm Üniversitesi) ve FEAST JWST Ekibi

Orion Bulutsusu, Dünya’ya en yakın yıldız oluşum bölgelerinden biridir ve yaklaşık 1.500 ışık yılı uzaklıktadır. Amatör gökbilimciler ve gökyüzü meraklıları için favori bir gözlem noktası olan Orion, Chandra ve Hubble teleskoplarından elde edilen verilerle oluşturulan bu bileşik görüntüde hiç görülmediği kadar net bir şekilde görülüyor.
Hubble tarafından gözlemlenen ince filamentler (pembe ve mor renklerde) genç yıldızlar için yakıt sağlayan gaz ve toz bulutlarıdır. Parlak, nokta benzeri kaynaklar (mavi ve turuncu renklerde) ise Chandra tarafından X-ışını ışığında yakalanan yeni oluşmuş yıldızlardır.
Bu genç yıldızların X-ışını parlaklıklarında patlamalar görülmektedir; bu da Güneşimizin çok daha gençken birçok şiddetli ve enerjik patlama yaşadığını düşündürmektedir.
Kaynak:
X-ışını: NASA/CXC/Penn State/E. Feigelson & K. Getman
Optik: NASA/ESA/STScI/M. Robberto

NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu’nun NIRCam (Yakın Kızılötesi Kamera) ile çekilen bu görüntüsü, yıldız oluşum bölgesi NGC 604’te, parlak ve sıcak genç yıldızlardan yayılan yıldız rüzgarlarının çevresindeki gaz ve tozda nasıl boşluklar oluşturduğunu gösteriyor.
Görüntüdeki parlak turuncu çizgiler, poliaromatik hidrokarbonlar (PAH) olarak bilinen karbon bazlı moleküllerin varlığını işaret ediyor. Yıldızın oluştuğu toz boşluklarından daha uzaklara gidildikçe, daha derin kırmızı renk ise moleküler hidrojeni gösteriyor. Bu daha soğuk gaz, yıldız oluşumu için ideal bir ortamdır.
Ultraviyole ışınlardan kaynaklanan iyonize hidrojen ise beyaz ve mavi renkte, hayaletimsi bir parıltı olarak görünür.
NGC 604, Dünya’dan yaklaşık 2,73 milyon ışık yılı uzaklıktaki Üçgen Galaksisi (M33) içinde yer almaktadır. Bu bölge, gökbilimcilere çok genç ve kütleli yıldızların yoğunlaştığı yakın bir alanı inceleme fırsatı sunmaktadır.
Kaynak: NASA, ESA, CSA, STScI, A. Pagan (STScI)

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu’nun bu yeni görüntüsünde, yaklaşık 28.000 ışık yılı uzaklıkta, Yay (Sagittarius) takımyıldızında bulunan NGC 6440 adlı küresel küme yer alıyor. Bu nesne ilk olarak William Herschel tarafından Mayıs 1786’da keşfedilmiştir.
NGC 6440 gibi küresel kümeler, kabaca küresel şekle sahip, yerçekimi ile bir arada tutulan ve sıkışık şekilde dizilmiş eski yıldız topluluklarıdır. Galaksilerin genelinde bulunabilirler, ancak genellikle galaksilerin dış bölgelerinde yaşarlar. Yüzbinlerce hatta milyonlarca yıldızı barındırırlar ve yıldızlar ortalama olarak yaklaşık bir ışık yılı aralıklarla yerleşmiş olsa da, bazıları Güneş Sistemimizin boyutları kadar yakın olabilir.
NGC 6440, yüksek kütleli ve metal bakımından zengin bir küme olarak bilinmektedir. Bu küme, Samanyolu’nun iç kısmındaki, yaşlı yıldızlardan oluşan yoğun ve neredeyse küresel şekilli Galaktik bulge (Galaksi merkezi şişkinliği) içinde oluşmuş ve yörüngesinde dönmektedir.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, P. Freire
Teşekkür: M. Cadelano ve C. Pallanca

Yeni Webb Ayın Görüntüsü olarak sunulan Westerlund 1 açık kümesi, yaklaşık 12.000 ışık yılı uzaklıkta, güney takımyıldızı Ara (Altar) içinde yer alır ve devasa bir yıldızlararası gaz ve toz bulutunun arkasında bulunur. Bu küme, 1961 yılında Avustralya’dan İsveçli gökbilimci Bengt Westerlund tarafından keşfedilmiştir.
Westerlund 1, aşırı yıldız fiziğinin incelenmesi için eşsiz bir doğal laboratuvar olup, gökbilimcilere Samanyolu’ndaki en büyük yıldızların nasıl yaşayıp öldüğünü anlamada yardımcı olur. Westerlund 1’in benzersizliği, büyük, yoğun ve çeşitli kütleli yıldız nüfusunda yatar; bu nüfus, yıldız sayısı ve spektral türlerin ve evrimsel evrelerin zenginliği açısından diğer bilinen Samanyolu kümeşerinde benzeri olmayan bir yapıya sahiptir.
Bu kümede tanımlanan tüm yıldızlar evrimleşmiş ve çok kütleli olup, Wolf-Rayet yıldızları, OB süperdevleri, sarı hiperdevler (neredeyse bir milyon Güneş kadar parlak) ve parlak mavi değişkenler gibi tam bir yıldız sınıflandırması yelpazesini kapsar.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, M. Zamani (ESA/Webb), M. G. Guarcello (INAF-OAPA) ve EWOCS Ekibi

NASA/ESA/CSA James Webb Uzay Teleskobu’nun bu Ayın Görüntüsü’nde, Columba (Güvercin) takımyıldızında bulunan NGC 2090 adlı sarmal galaksi yer alıyor. Webb’in MIRI ve NIRCam aletlerinden alınan verilerin birleşimi, galaksinin iki kıvrımlı sarmal kolunu ve diskinin içindeki dönen gaz ile toz bulutlarını muhteşem ve benzersiz bir detayla gösteriyor.
Bu galaksi, NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu tarafından erken dönemde incelenen galaksilerden biri olup, Hubble sabitinin ölçümünü iyileştirmek için Cepheid değişken yıldızları gözlemlenmiştir. 1998’de yapılan Cepheid tabanlı ölçüm, NGC 2090’un yaklaşık 37 milyon ışık yılı uzaklıkta olduğunu göstermiştir; en yeni ölçümler ise galaksinin biraz daha uzak, yaklaşık 40 milyon ışık yılı mesafede olduğunu ortaya koymaktadır.
Hubble, günümüzde de görünür ve ultraviyole ışıkta galaksileri taramaya devam etmektedir. Bu Webb görüntüsünün yanı sıra, bu hafta NGC 2090’un yeni bir Hubble görüntüsü de yayınlanmıştır.
NGC 2090, hem önceki hem de sonraki dönemlerde yıldız oluşumu için çok önemli ve yakın bir örnek olarak iyi şekilde incelenmiştir.
Kaynak: ESA/Webb, NASA & CSA, A. Leroy

WR 124, evriminde kısa süreli bir aşama yaşayan parlak ve kütleli nadir bir Wolf-Rayet yıldızıdır. Yıldızdan çıkan yoğun rüzgar, Chandra teleskobu ile bir nötron yıldızı eşlikçisinin tespit edilmesini engelliyor olabilir.
Bu bileşik görüntüde, Chandra’dan gelen X-ışınları (mor renk), Herschel, Spitzer ve WISE’dan alınan kızılötesi veriler (mavi) ile Webb’den alınan kızılötesi veriler (kırmızı, yeşil ve mavi) yer alıyor.
Parlak ve kütleli yıldız WR 124, ışığın teleskop yapısıyla etkileşimi sonucu oluşan difraksiyon ışınlarıyla parıldarken, çevresinde kırmızı ve mor renkte dönen bir rüzgar bulutu bulunuyor. Tozlu gül rengi tonları ve merkezindeki parlak yıldız ile bu rüzgar bulutu, açılan yaprakları olan narin bir çiçeğin içini andırıyor.
WR 124’ü çevreleyen onlarca parlak yıldız var; bunların arasında neon mor renkle çevrelenmiş beyaz noktalar ve soğuk mavi difraksiyon ışınlarıyla parıldayan beyaz noktalar bulunuyor. Mor noktalar ise Chandra tarafından tespit edilen yıldızlardır.
Kaynaklar:
NASA/CXC/SAO; Kızılötesi: (Herschel) ESA/NASA/Caltech, (Spitzer) NASA/JPL/Caltech, (WISE) NASA/JPL/Caltech;
Kızılötesi: NASA/ESA/CSA/STScI/Webb ERO Üretim Ekibi;
Görüntü İşleme: NASA/CXC/SAO/J. Major