ABD, Venezuela Açıklarında Yaptırımlı Petrol Tankerine El Koydu
ABD güvenlik birimleri, Venezuela ve İran çıkışlı petrol taşıdığı iddia edilen yaptırımlı bir tankere operasyon düzenledi. Olay, Washington’un bölgedeki askeri faaliyetlerini artırdığı bir dönemde tansiyonu yükseltti.
ABD, Venezuela açıklarında yaptırımlı petrol taşımakla suçlanan bir petrol tankerine düzenlediği operasyonla dikkatleri yeniden Karakas–Washington hattındaki gerilime çekti. ABD Başsavcısı Pam Bondi, federal güvenlik birimlerinin Venezuela ve İran kaynaklı ham petrol taşıdığı öne sürülen tankere el koyduğunu duyurdu. Operasyon, ABD’nin bölgede askeri varlığını artırdığı ve son haftalarda “kartel botlarına” yönelik saldırılar gerçekleştirdiği bir süreçte gerçekleşti.
Today, the Federal Bureau of Investigation, Homeland Security Investigations, and the United States Coast Guard, with support from the Department of War, executed a seizure warrant for a crude oil tanker used to transport sanctioned oil from Venezuela and Iran. For multiple… pic.twitter.com/dNr0oAGl5x— Attorney General Pamela Bondi (@AGPamBondi) December 10, 2025
Bondi, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Federal Soruşturma Bürosu (FBI), İç Güvenlik Soruşturmaları (HSI) ve ABD Sahil Güvenlik Komutanlığının, Savunma Bakanlığının desteğiyle operasyonu yürüttüğünü bildirdi. Paylaşılan bilgilere göre federal ekipler, tankerin “yabancı terör örgütlerini desteklediği” iddia edilen yasadışı bir petrol taşımacılığı ağına dahil olduğu gerekçesiyle bir mahkeme kararı doğrultusunda harekete geçti.
Bondi’nin paylaştığı videoda, silahlı ABD görevlilerinin bir helikopterden tankere iniş yaptığı görülüyor. Görüntüler, operasyonun askeri nitelikli ve yüksek güvenlikli bir planlama gerektirdiğini ortaya koyuyor.
ABD medyası, söz konusu geminin The Skipper adlı tanker olduğunu aktardı. MarineTraffic adlı takip sitesine göre tanker Guyana bayrağı altında seyrediyordu. ABC News, 2 milyon varil ham petrol taşıma kapasitesine sahip olan The Skipper’ın Küba’ya doğru ilerlediğini bildirdi. Bu bilgi, ABD’nin uzun süredir yaptırım uyguladığı hem İran hem Venezuela hem de Küba üçgenindeki ticari ilişkileri bir kez daha gündeme taşıdı.
The Skipper, 2022 yılında Washington tarafından yaptırım listesine alınmıştı. ABD hazinesine göre tanker, İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ve Lübnan merkezli Hizbullah’a gelir sağlamak amacıyla yasa dışı petrol ticaretinde rol oynuyordu. ABD, bu ağın Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya uzanan geniş bir finans ve lojistik hat oluşturduğunu iddia ediyor.
Washington, özellikle son aylarda Karayipler ve Latin Amerika’nın kuzey kıyılarında askeri hareketliliğini artırdı. ABD kuvvetleri, “kartellere ait” olduğunu ileri sürdüğü teknelere yönelik 20’den fazla saldırı gerçekleştirdi. Bu operasyonların hukuki dayanağı ve gerekliliği ise ABD siyasetinde tartışma konusu oldu. Bazı Kongre üyeleri, söz konusu saldırıların sivil altyapıya zarar verme ihtimali nedeniyle “savaş suçu teşkil edebileceği” iddiasıyla soruşturma çağrısında bulundu.
Öte yandan, ABD’nin son operasyonu Venezuela yönetiminin sert tepkisini çekti. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, eski Başkan Donald Trump’ın Caracas yönetimini uyuşturucu kaçakçılığıyla ilişkilendirme iddialarını reddederek Washington’u bölgeyi “çılgın bir savaşa sürüklememesi” konusunda uyardı. Maduro, ABD’nin Latin Amerika’daki askeri ve ekonomik baskılarını, ülkesinin doğal kaynaklarını hedef alan “neokolonyal girişimler” olarak nitelendiriyor.
Bölgedeki tansiyonu yükselten açıklamalardan biri de ABD Senatosu’ndan geldi. Demokrat Senatör Chris Coons, MSNBC’ye yaptığı değerlendirmede Trump yönetiminin “bizi Venezüella ile savaşa doğru sürüklediğini” savundu. Coons, Washington’un gerçek hedefinin Venezuela’nın sahip olduğu petrol ve madencilik kaynakları olduğunu öne sürdü. Bu açıklama, ABD’nin Latin Amerika politikasında uzun süredir devam eden jeopolitik tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
The Skipper’a yönelik el koyma operasyonu, ABD’nin Venezuela’ya uyguladığı yaptırımların askeri ve hukuki araçlarla giderek daha sert biçimde yürütüldüğünün bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Washington, Maduro yönetimine yönelik ekonomik baskıyı artırarak hem hükümet üzerinde siyasi baskı oluşturmayı hedeflediğini hem de İran bağlantılı petrol ağlarını kesmeyi amaçladığını belirtiyor.
Ancak Latin Amerika uzmanlarına göre bu tür operasyonlar bölgede gerilimi tırmandırma riski taşıyor. Venezuela’nın yanı sıra Küba ve Nikaragua gibi Washington karşıtı yönetimler, ABD’nin “yasadışı müdahalelerde bulunduğunu” iddia ederek karşı söylemler üretiyor. Bu durum, ABD’nin bölgedeki nüfuzunu artırma çabasının diplomatik gerilimlere yol açtığını gösteriyor.
ABD’nin el koyduğu tankerle ilgili soruşturma devam ederken, gemide bulunan mürettebata ilişkin bilgi paylaşılmadı. Ayrıca petrolün nihai varış noktası, yükleme limanı ve gemi işletme ağına dair detayların soruşturma ilerledikçe netleşmesi bekleniyor.
Operasyonun uluslararası hukuk açısından nasıl sınıflandırılacağı da tartışma konusu. ABD, yaptırım kararlarını tek taraflı olarak uyguladığı için Caracas ve bazı uluslararası hukuk uzmanları, bu tür müdahalelerin hukuki meşruiyetinin sorgulanabilir olduğunu savunuyor. Washington ise yaptırımların “ulusal güvenlik” kapsamında geçerli olduğunu ve uluslararası normlarla çelişmediğini öne sürüyor.
ABD ile Venezuela arasındaki uzun süreli gerilimin yeni bir safhaya taşındığı bu olay, hem bölgedeki askeri hareketliliği hem de enerji politikalarını yeniden dünya gündemine taşıdı. The Skipper’a yönelik operasyonun Latin Amerika’da yeni bir güç mücadelesi tartışmasını alevlendirmesi bekleniyor.