Dolar 34,4751
Euro 36,2672
Altın 2.955,33
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 17°C
Az Bulutlu
Samsun
17°C
Az Bulutlu
Cum 25°C
Cts 8°C
Paz 7°C
Pts 8°C

AK Parti Seçim Beyannamesi

AK Parti Seçim Beyannamesi
11 Nisan 2023 21:40

AK Parti’nin seçim beyannamesi kamuoyuna açıklandı. Beyannamede 6 bölüm 31 başlıkta vaatler sıralandı. Temmuz ayında asgari ücrete artış yapılacağı maddesi dikkat çekti. İşte AK Parti’nin seçim beyannamesinden öne çıkan başlıklar…

Slogan, “Doğru Adımlarla Yola Devam“, “Türkiye için hemen şimdi

AK Parti’nin, 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için hazırladığı seçim beyannamesi kamuoyuyla paylaşıldı.

“Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar Seçim Beyannamesi 2023” başlıklı beyannamenin ön sözünde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaleme aldığı “Türkiye Yüzyılı için milletimize ahdimizdir” yazısı yer aldı.

481 sayfadan ve 6 kısımdan oluşan beyannamenin ilk bölümü “Afetlere karşı risk ve kriz yönetimi” başlığına ayrıldı.

Bu kapsamda, “Dirençli toplum, dirençli şehirler” vurgusu yapılan beyannamede, Türkiye Yüzyılı’nın, afetlere karşı dirençli toplum ve dirençli şehirlerin yüzyılı olacağı belirtildi.

Afet oluşmadan önce risk analizlerinin iyi yapılması, tüm afet türlerinde riskleri azaltıcı tedbirlerin belirlenip hayata geçirilmesi, afetlerin muhtemel etkilerinin hafifletilmesinin önemine işaret edilen beyannamede, afete müdahale aşamasında asıl olanın, hiçbir vatandaşı sahipsiz bırakmadan, güçlü bir koordinasyon içinde, profesyonel ve donanımlı ekiplerle can kaybını önleyecek tedbirleri hızla hayata geçirmek olduğu kaydedildi.

Afet sonrasında ise temel önceliğin, sağlam zeminlerde ve planlı şekilde, doğru inşaat tekniklerinin kullanılmasıyla kırsal ve kentsel alanlarda kalıcı barınma imkanlarının hızla oluşturulması, altyapı tahribatının giderilmesi, sosyal ve ekonomik koşulların normalleştirilmesi ile yaraların en kısa sürede sarılması olduğu vurgulanan beyannamede, şunlar ifade edildi:

“Deprem başta olmak üzere tüm afet türleriyle mücadelede hedefimiz, AFAD koordinasyonunda başlattığımız afet yönetiminde dönüşümü tamamlayarak afetler karşısında finansal, kurumsal, fiziksel ve toplumsal olarak dirençli bir ülke ve toplum oluşturmaktır. Afetlere karşı risk azaltma, hazırlık, müdahale ve yeniden inşa aşamalarının kalkınma sürecinin bir parçası olarak en iyi şekilde tasarlanması, bu doğrultuda afetlere dayanıklı ve güvenli yerleşim yerleri ve altyapıların oluşturulması ve bu yönde toplumsal bilincin artırılması suretiyle afetlerin neden olabileceği kayıpların asgari düzeye indirilmesi temel vizyonumuzdur.

Türkiye Yüzyılında ‘afetlere dirençli şehirler ve afetlere dirençli toplum’ hedefiyle afetlerle kayba uğramayan, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde, afet farkındalığı yüksek bir toplum modeline ulaşmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, ülkemizi bütüncül bir afet hazırlığı ve yönetimi sistemine kavuşturmak için çok önemli bir mesafe alarak Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’ni uygulamaya koyacak aşamaya geldik.”

Afet ve risk yönetiminde bugüne kadar yapılan kurumsal reformlara yer verilen beyannamede, “Afetlere dirençli Türkiye” anlayışıyla, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının paydaşlığında, afetlere ait tüm süreçleri içeren bütünleşik afet yönetim modelinin yürürlüğe konulduğu hatırlatıldı.

“Binalar, sağlam zeminlerde inşa edilecek”

Türkiye’yi bütüncül bir afet hazırlığı ve yönetimi sistemine kavuşturmak için hayata geçirilecek Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli ile Türkiye’nin yaşanması muhtemel tüm afetlere karşı hazır hale getirileceğinin altı çizilen beyannamede, yaşanabilecek afetlerde vatandaşın can ve mal güvenliği için gerekli tüm önlemlerin alınacağı belirtildi.

Deprem, sel, yangın ve heyelan gibi doğal afetlere karşı önlemlerin, her alanda öncelikli hale geleceği vurgusu yapılan beyannamede, afet sonrası oluşabilecek sosyolojik, ekonomik, demografik, pandemik ve güvenlik problemlerini de kapsayan, afet öncesi, esnası ve sonrasını da içeren bir anlayışla bütüncül bir risk yönetiminin hedefleneceği kaydedildi.

Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen şehirlere dikkat çekilen beyannamede, şunlar ifade edildi:

“Depremden etkilenen şehirlerimizi, altyapısı, okulları, camileri, hastaneleri, çarşıları, parkları, spor alanları gibi sosyal donatılarıyla bütüncül bir bakış açısıyla, ‘tarihe vefa, geçmişe saygı’ anlayışıyla yeniden inşa edeceğiz. 650 bin konutun yapımını bir yılda önemli ölçüde tamamlamayı hedefliyoruz. Fay haritalarını dikkate alarak yerleşim merkezlerini ovalardan yamaçlara doğru kaydırıyoruz. Zemin iyileştirme, izolatörlü ve çelik konstrüksiyonlu yapı ve yeni teknoloji ile radye temel, tünel kalıp sistemiyle binalarımızı en sağlam zeminlerde inşa edeceğiz. Kurduğumuz Afet Yeniden İmar Fonu’nu alternatif kaynaklarla güçlendireceğiz. Deprem bölgesinde bütüncül bir Ekonomik Rehabilitasyon Programı ve Kalkınma Hamlesi’ni hayata geçireceğiz.”

“Topluma yeni fırsatlar sunulacak”

Deprem bölgesinde, sanayi ve ticaret koridoru oluşturularak, bölgenin sahip olduğu üretim, ticaret ve ihracat potansiyelinin ayağa kaldıracağı vurgulanan beyannamede, bu çerçevede, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının koordinasyonunda GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) ve DAP (Doğu Anadolu Projesi) bölge kalkınma idarelerinin ve kalkınma ajanslarının katılımıyla oluşturulacak bir programın uygulamaya konulacağı aktarıldı.

Bu programla, deprem bölgesinde bulunan illeri tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde cazibe merkezine dönüştürecek bir eylem planının uygulanacağına işaret edilen beyannamede, tarım ve sanayi sektörleri başta olmak üzere, bölgesel anlamda rekabet potansiyeli arz eden alanlarda yeni bir teşvik düzenlemesi yapılarak, hızlı ve etkili bir yatırım hamlesi başlatılacağı belirtildi.

Her ile göre öncelikli olan sektörlerin belirlenip, uygun bir planlamayla katma değeri yüksek ürün üretimi ve üretimde çeşitliliğin yükseltileceği ifade edilen beyannamede, şunlar kaydedildi:

“Hizmet sektörleri öncülüğünde, istihdam yoğun alanlarda atılacak adımlarla bölgenin nüfus dinamiği desteklenecek, gençler başta olmak üzere topluma yeni fırsatlar sunulacaktır. Kültür, gastronomi ve termal gibi turizm potansiyeli yüksek olan alanlarda bölgenin altyapıları hızla geliştirilecek, tanıtımı daha da güçlü bir şekilde yapılacaktır. Özellikle jeotermal kaynakların değerlendirilmesinde sağlık turizmi eksenli bir program geliştirecek, termal kaynaklarla beslenen seracılığa öncelik vereceğiz.

Bölgede en az bir üniversitemizin dünya ölçeğinde markalaşması sağlanacak ve bölgemizdeki diğer üniversitelerin faaliyetleri de özel bir program kapsamında desteklenecektir. Yatırımı, üretimi ve ihracatı destekleyici, lojistik dahil önemli altyapı projeleri Hassa Tüneli başta olmak üzere öncelikli olarak gerçekleştirilecektir. Ayrıca, kalıcı barınma çalışmaları kapsamında oluşturulan belli ölçekteki uydu kentler ile bütünleşen ekonomik altyapılar geliştirilecektir. Tüm yaşam alanlarını, yüksek teknoloji ve akıllı şehir uygulamalarını içeren yenilikçi yaklaşımlarla donatacağız.”

“Türkiye Afet Müdahale Planı’nı güncelleyeceğiz”

Güvenli şehirler stratejisi bağlamında, her türlü afetlerle mücadele kapsamında, AFAD’ın yetki ve sorumluluklarının, insan gücü kapasitesi ile orantılı, daha uyumlu ve etkili bir koordinasyonu sağlayacak şekilde güçlendirileceğine işaret edilen beyannamede, afetlerle ilgili mevzuatın gözden geçirilerek, sürdürülebilir Afet Risk Yönetimi Kanunu’nun yürürlüğe konulacağı bildirildi.

Bu çerçevede, kurumlar arasındaki yetki sınırları açık bir şekilde ayrılacağı ve bütüncül bir yaklaşımın ortaya konulacağı aktarılan beyannamede, şunlar kaydedildi:

“En kötü senaryo dikkate alınarak, arama ve kurtarma ekiplerinin sayısını ve niteliğini hızla ihtiyaç duyulan seviyeye yükselteceğiz. Geniş alanlarda etkisini gösteren afetlere karşı müdahale etkinliğini artıracak şekilde Türkiye Afet Müdahale Planı’nı (TAMP) güncelleyeceğiz. Kurumların ve yerel teşkilatların afetlerle müdahale kapasitelerini, araç-gereç, bilgi birikimi ve uzmanlık bağlamında güçlendireceğiz. DSİ, OGM, KGM gibi araç ve makine parkına sahip kurumların personeline afet anında nasıl müdahale edileceğine yönelik sürekli ve nitelikli eğitimlerin verilmesi sağlanacaktır. Orman yangınları ile mücadele kapsamında hava ve kara taşıtlarını artırarak optimum düzeye çıkaracağız. Yangınlarla kısa sürede ve daha etkili mücadele edecek şekilde itfaiye teşkilatlanmasını ulusal ve yerel ölçekte gözden geçireceğiz. Uygun alanların afet esnasında lojistik merkeze dönüşmesini sağlayacağız. Lojistik depo bulunmayan illerimizde barınma malzemelerinin stoklandığı cep depolarını tamamlayacağız.”

“Kentsel dönüşümü hızlandıracağız”

Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) ve İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) yaşanan afetler çerçevesinde gözden geçireceği, yeni gelişmeler ışığında ilave tedbirlerle detaylandırılacağı aktarılan beyannamede, afet risklerini esas alan bir şehir planlamasıyla, tüm şehirlerdeki yapıların gözden geçirileceği belirtildi.

Beyannamede, şunlar ifade edildi:

“Fay hattında yapılaşmayı engelleyecek Doğal Afetler ve Fay Yasasını çıkaracağız. Sadece deprem riski değil, çoklu afet risklerini dikkate alarak, imar planlarının bu çerçevede hazırlanmasını sağlayacağız. Belediye meclisleri tarafından imar planlaması ve plan değişikliklerinin afet riski göz önünde bulundurularak yapılmasına yönelik tedbirler alınacaktır. Afet riski yüksek alanlardaki imar yoğunluklarının üst sınırının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından belirlenmesini sağlayacağız. Yapı denetimi gibi zemin etüdü denetimini de zorunlu hale getirecek, tasarım ve yapım kontrollerinin sağlıklı bir şekilde yapılmasını temin edeceğiz. Müteahhitlik hizmetlerinin sunumunda teknik kapasitenin ve tecrübenin dikkate alınması için gereken standartları ve tedbirleri belirleyeceğiz. Yapı sağlığı izleme sistemlerini ülke genelinde yaygınlaştıracak, yapılarımızın düzenli ve sağlıklı şekilde kontrol edilmesini sağlayacağız. Mikro ölçekte tüm yerleşim yerlerimizin hangi doğal afet riskleriyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyacak, buralarda kentsel dönüşümü hızlandıracağız.”

Kentsel dönüşümde, “Dirençli Şehir Konut Finansman Modeli”yle evini dönüştürmek isteyenlere, 15 yıla varan vadelerle uygun ödeme şartlarında finans desteği sağlanacağı ifade edilen beyannamede, riskli bölgelerde bulunan şehirlerin yenileneceği, gerek duyulması halinde bazı şehirlerin güvenli bölgelere taşınacağı kaydedildi.

“Kentsel taşkınların önüne geçeceğiz”

Riskli bölgelerde inşa edilecek konutların zemin artı 3 veya 4 katlı olacağı, yatay mimariden taviz verilmeyeceği vurgulanan beyannamede, sosyal konut üretiminin, afet riski yüksek tüm bölgelerde yoğunlaştırılacağının altı çizildi.

Dijital Yapı Bilgi Bankası kurulacağı, Türkiye arazi kullanım veri altyapısının oluşturulacağı aktarılan beyannamede, şunlar ifade edildi:

“Şehirlerimizi toplanma alanlarını ulaşılabilir kılan, arama kurtarma ekiplerinin hızlı hareket edebileceği, sağlık ve insani yardım çalışmalarının kolay yönetilebileceği akıllı konsepte sahip olarak yeniden tasarlayacağız. Şehirlerde temiz içme suyu kullanımı için şebeke suyuna bağlı bir şekilde sarnıç kültürü tarzında su depoları ve tankları yeşil alanların altına konumlandıracağız. Doğal afetlerden korunmak amacıyla kapsamlı, münferit bir Taşkın Kanunu çıkaracağız.

Atık su ve yağmur suyu sistemlerini birbirinden ayırarak, iklim değişikliği kaynaklı aşırı yağış rejimleri nedeniyle meydana gelen kentsel taşkınların önüne geçeceğiz. Toprak muhafaza, erozyon ile sel, çığ kontrolü kapsamında entegre havza rehabilitasyon projelerini riskli bölgeleri önceliklendirerek yaygınlaştıracağız. Yangınlarda risk oluşturan sanayi tesislerinin yakın çevresindeki bitki örtüsünün oluşturulmasında riskleri azaltıcı standartları güçlendireceğiz. Potansiyel afet bölgelerinde elektrik iletim ve dağıtım şebekesinden bağımsız çalışabilecek şekilde mikro şebekeleri yaygınlaştıracağız.”

Tüm afet tehlikelerini kapsayacak zorunlu afet sigorta mekanizmalarının yaygınlaştırılacağına işaret edilen beyannamede, kamu kurumlarınca geliştirilen bilgi sistemlerindeki tüm verilerin birbirleriyle ilişkilendirilerek, bütüncül bir karar destek sistemi altyapısının oluşturulacağı belirtildi.

“Binaların risk analizi zorunlu hale getirilecek”

Kesintisiz, güvenli haberleşme sisteminin oluşturulması kapsamında, 81 ilde sayısal telsiz altyapısının kurulumunun tamamlanacağı ifade edilen beyannamede, geçici barınma standartları geliştirilerek, riski yüksek bölgelerde konteyner kurulumu için altyapısı hazır alanlar oluşturulacağı aktarıldı.

Yangın, deprem, sel, çığ gibi afetlere yönelik, kamu kurumları ile özel kesimin araç envanterinin sürekli güncel tutulacağı bütünleşik bir veri tabanı oluşturulacağı belirtilen beyannamede, afet anında bu araçların ilgili bölgeye hızla sevkinin sağlanacağı kaydedildi.

Marmara Bölgesi, İstanbul ve büyükşehirler için hazırlanan “Risk Azaltma Programı”na yer verilen beyannamede, şunlar kaydedildi:

“İstanbul’u olası bir deprem karşısında daha güçlü hale getirmek için gerekli kurumsal ve yasal düzenlemeler yaparak kentsel dönüşüm çalışmalarımızı hızlandıracağız. İstanbul başta olmak üzere mevcut yapı stoğunun taranması, depreme dayanıksız yapıların tespiti, güçlendirilmesi veya sağlıksız yapıların yeniden inşa edilmesi için hukuki dayanağı güçlendirilmiş düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Türkiye Yapısal Risk Analizi Projesi’ni İstanbul’dan başlatacağız. Özellikle 1999 öncesi inşa edilen tüm binaların risk analizini yaptırmalarını zorunlu hale getireceğiz.

Kanal İstanbul kapsamında inşa edeceğimiz 125 bin konutla birlikte, 500 bini Anadolu, 500 bini Avrupa yakasında olmak üzere iki kentsel dönüşüm rezerv şehrin kurulumunu gerçekleştireceğiz. Sadece İstanbul’u değil, tüm Marmara bölgesini, sanayisiyle, ticaretiyle, sosyal ve kültürel yapısıyla, konutlarıyla afetlere karşı hazırlayacak Afetlere Karşı İstanbul Mekansal Stratejik Planı’nı hayata geçiriyoruz. Aynı anlayışla Ege Bölgemizde de benzer bir çalışmayı hazırlayacağız. Marmara bölgesindeki yoğunluğun azaltılması amacıyla bölge dışında yeni endüstriyel gelişim alanları ve lojistik hatları oluşturacağız.”

“Proje bazlı destekler sunulacak”

İstanbul’daki ve diğer büyükşehirlerdeki kritik alt yapı tesislerinin afetlere karşı dayanıklılığının artırılacağı vurgulanan beyannamede, yapı denetim sürecindeki yaptırımların daha etkin bir şekilde hayata geçirilmesinin sağlanacağının altı çizildi.

Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli çerçevesinde, afet yönetimine yönelik yenilikçi çözümlerin ortaya konulabilmesi için yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum arasında etkin bir işbirliği mekanizmasının oluşturacağı ifade edilen beyannamede, insani yardım, arama-kurtarma-müdahale, psiko-sosyal destek ve eğitim gibi alanlarda faaliyet gösteren STK’lerin kapasitesinin geliştirilmesi için proje bazlı destekler sunulacağı aktarıldı.

Beyannamede, şunları kaydedildi:

“Mevzuatla meslek kuruluşları ve STK’lerin afetlerle ilgili yasal dayanakları ile görev ve sorumluluklarının daha belirgin bir biçimde belirlenmesini sağlayacağız. STK’lerin ve özel kesimin kriz yönetimi açısından sınıflama ve kodlamasını yaparak afet sonrası hızlı bir yetki ve sorumluluk dağılımı ve koordinasyonu sağlayacağız. Afet yönetiminin kurumsal işleyişinde kamu, özel kesim ve sivil toplum işbirliğini düzenlemeye yönelik ilke ve esasları içeren rehberler hazırlayacağız.”

Türkiye Yüzyılı’nın inşasında da “Sağlam Toplumsal Yapı”nın ana belirleyici unsur olacağının vurgulandığı beyannamede, “Varlığımızın teminatı olan değerlerimiz, dayanışma ve işbirliğimizi güçlendirecek şekilde sosyal uzlaşı, huzurlu bir yaşam ve güven dolu bir gelecek sunmaktadır.” ifadesi yer aldı.

Adalet, insan onuru ve özgürlük, aile ve dayanışma gibi temel değerlerin gelecek dönemde de topluma güç vermesini sağlamaya devam edileceğinin belirtildiği beyannamede şu ifadelere yer verildi:

“Devletimizin geleceği ve milletimizin birliği adaletle kaimdir. İnsanımızın şahsiyetli, onurlu ve üretken bir hayat sürmesini teminen fikirde, teşebbüste ve inançta özgürlük temel ilkelerimizdendir. Her dönem varlığını koruyan temel kurumlardan biri olan ailenin milletimizin temel taşı olma özelliğinin bilincindeyiz. Aileyi insanımıza güçlü bir kimlik bilinci vererek dayanışmayı ve ortak kader anlayışını güçlendiren ana unsurlardan biri olarak görüyoruz. Değerlerimizin yaşatılması ve paylaşılması, sadece milletimizin değil tüm insanlığın yararına olacaktır.”

Okullarda etüt imkanları yaygınlaştırılacak

Eğitimin tüm kademelerinde müfredata “Değerler Eğitimi”ni entegre eden yaklaşımın hayata geçirileceğinin anlatıldığı beyannamede şöyle devam edildi:

“Mesleki eğitim merkezlerinde çırak ve kalfa sayısını 2 milyona çıkartacağız. 5 milyon öğrencimize verilmekte olan ücretsiz öğle yemeği desteğini devlet okullarımıza yaygınlaştıracağız. Küresel gelişmeler ışığında sürekli güncelleme gerektiren eğitim alanında başarının kritik faktörü öğretmenlerimizdir. Tüm öğretmenlerimiz her yıl hizmet içi eğitime tabi tutulacaktır. Meslek liseleri başta olmak üzere eğitim kurumlarımızda patent, faydalı model, marka ve tasarım tescil sayısını sürekli artıracak ve her yıl tescil alınan ürünlerin en az yüzde 10’unun ticarileşmesini sağlayacağız.

Tüm okullarımızda etüt imkanlarını yaygınlaştıracak, velilerimizin iş hayatıyla okul programlarını uyumlaştıracağız. Ortaöğretim sistemi üzerindeki baskıyı azaltmak amacıyla yükseköğretime geçişteki sınavların yılda birden çok kez yapılmasını sağlayacağız. Üniversitelerimizin rekabet gücünü artırmak amacıyla uluslararası arenada öncü akademisyenlerin Türkiye’de eğitim vermelerini teşvik edeceğiz. Belirli kriterlerle üniversitelerin yurt dışı kampüs/birim açmalarını destekleyeceğiz. Uluslararası öğrenci sayımızı 260 binden 1 milyona çıkararak, Türkiye’yi dünyada en çok tercih edilen ilk beş ülkeden biri yapacağız. Uluslararası sıralamalarda ilk 500’de en az 10 üniversitemizin yer almasını sağlayacağız.”

3 milyon sağlık turisti sayısı ve 10 milyar dolar sağlık hizmeti ihracatı

Beyannamede, savunma sanayisinde yerlileşme yönündeki uygulamalarda sağlanan başarıların sağlık alanında da benzer şekilde hayata geçirilmesinin sağlanacağı bildirildi.

Sağlık Endüstrileri Başkanlığının kurulacağı belirtilen beyannamede, yerli ve milli aşının üretim kapasitesinin ilave yatırımlarla daha da artırılacağı ve Türkiye’nin bu alanda önemli bir ihracatçı konuma getirileceği kaydedildi.

Sağlık turizminin geliştirilmesi için akreditasyon ve denetim altyapısının güçlendirileceği ifade edilen beyannamede, “2028 yılında 3 milyon sağlık turisti sayısı ve 10 milyar dolar sağlık hizmeti ihracatını hedefliyoruz.” denildi.

Aile diş hekimliği uygulaması hayata geçirilecek

Evde bakım ve teletıp uygulamalarının kapsamının genişletileceği ifade edilen beyannamede, şunlar kaydedildi:

“Aile diş hekimliği uygulamasını hayata geçireceğiz. Aile hekimi başına düşen nüfusu 5 yılda 2 bin 500’ün altına indireceğiz. Kovid-19 örneğinden hareketle olası ani sağlık şoklarına karşı mevcut erken uyarı sistemlerini daha da geliştireceğiz. 2028 yılında 10 bin kişiye düşen yatak sayısını 31’den 35 seviyesine, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde nitelikli yatak oranını yüzde 79’dan yüzde 90’ın üzerine çıkaracağız.

Şehir hastanelerinde 16 hastanemizi tamamlayıp toplam şehir hastanemizin sayısını 36’ya, toplam yatak sayısını 50 binin üzerine çıkaracağız. 100 bin kişiye düşen hekim sayısını 231’den 315’e, 100 bin kişiye düşen hemşire ve ebe sayısını 364’ten 460’a çıkaracağız.”

Gelir seviyesi asgari hayat standardının altında hane kalmayacak

AK Parti’nin aileyi toplumun temel taşı olarak gördüğü vurgulanan beyannamede, ailenin fıtratını maddi ve manevi olarak daha da güçlendirmek ve her türlü olumsuz etkiye karşı korumanın temel öncelikler arasında olduğu belirtildi.

Beyannamede şu ifadelere yer verildi:

“Gelir seviyesi asgari hayat standardının altında hane bırakmayacağız. Bunun için, Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemini hayata geçireceğiz. Bu çerçevede, Aile Bazlı Vatandaşlık Maaşı uygulamasını başlatacağız.

Yeni dönemde, aileyi güçlendirmeye dönük yenilikçi mekanizmalar geliştirmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda, önümüzdeki dönemde uygulamaya koyacağımız Aile Koruma Kalkanı Programıyla ev hanımlarının emekliliğine destek sağlayacak, yeni ailelerin kurulmasını teşvik edecek, gençler öncelikli olmak üzere her ailede en az bir kişiye iş imkanı sağlayacak, aileyi ve çocuğu tehdit eden her türlü olumsuz eğilimlere karşı etkin bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz.

Aile Koruma Kalkanı Programının finansmanı, uluslararası standartlarda dijital Aile ve Gençlik Bankası kanalıyla sağlanacaktır. Bu sosyal amaçlı bankanın ana gelir kaynaklarından biri de Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz gelirlerinin belirli bir yüzdesi olacaktır. Aile Koruma Kalkanı Programı kapsamında, ev hanımlarının emekliliğine destek sağlayacak, her ailede gençler başta olmak üzere en az bir çalışan olması sağlanacak, yeni evlilikler teşvik edilecektir. Ev hanımlarının evdeki emekleri karşılığında emeklilik gibi bir güvenceye sahip olmalarını en temel hakları olarak görüyoruz. Bu çerçevede, ev hanımlarının isteğe bağlı ödeyecekleri primlerin üçte birini devlet olarak biz karşılayacağız.”

Yeni evlenen çiftlere iki yılı geri ödemesiz kredi

Aile Koruma Kalkanı Programı kapsamında her ailede en az bir çalışanın bulunmasını sağlayacakları kaydedilen beyannamede, “Bu amaçla, özel sektör işletmelerinin sigorta primlerinin tamamını belirli bir süreyle devlet olarak biz ödeyeceğiz. Programı uygularken gençlere öncelik vereceğiz.” denildi.

Beyannamede ayrıca, şunlara yer verildi:

“Yeni evlilikleri teşvik etmek üzere, Aile ve Gençlik Bankası üzerinden yeni evlenen çiftlere iki yılı geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin lira faizsiz evlilik kredisi vereceğiz. Ayrıca, Aile ve Gençlik Bankasının faaliyetleri arasında, çocukların eğitimi başta olmak üzere aile kurumunu koruyan ve güçlendiren çeşitli hizmetler de desteklenebilecektir. Bu üç unsurlu programın Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemi ile uyumunu gözetecek, programlar arasındaki dengeyi, çalışma hayatında yer almayı caydırmayacak bir seviyede kuracağız.

Sosyal destek programlarımız ekonomik ve sosyal yan etkileri de dikkate alınarak gözden geçirilecek, aile bütünlüğünü koruyucu ve geliştirici vasfı güçlendirilecektir. Sosyal yardımlardan yararlanma koşullarını standardize edeceğiz. Annelere olduğu gibi babaların da esnek çalışma imkanlarını genişleteceğiz. Kadın ve erkeğin evlilik bağıyla kurulan aileyi her türlü zararlı eğilimden koruyucu tedbirler alacağız.”

Çocuk dostu şehirler

Çocuk dostu şehirler modelinin oluşturulacağı ve yaygınlaştırılacağı bildirilen beyannamede, teknoloji bağımlılığı dahil çocukların her türlü bağımlılıktan korunmasına yönelik koruyucu ve önleyici programların geliştirilerek uygulanacağı kaydedildi. Beyannamede, “Suça sürüklenen çocukların topluma kazandırılmasını sağlayacağız. Çocuğa karşı şiddet, çocuk işçiliği, ihmal ve istismara karşı sıfır tolerans ile mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Çocuklarımızı olumsuz etkileyebilecek içeriklerle mücadelemizi sürdüreceğiz” denildi.

Şehir yakınları ve gaziler, engelliler, yaşlılar

Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında şehit yakınları ve gazilerin iş ve işlemlerinin takip edileceği bir irtibat noktasının oluşturulacağı belirtilen beyannamede, şehit anne ve babalarının aylıklarını daha da iyileştirici düzenlemelerin hayata geçirileceği bildirildi.

“Engelsiz Yaşam Merkezleri’nde engel türüne göre branşlaşmaya gideceğiz.” ifadelerinin yer aldığı beyannamede, şunlar kaydedildi:

“Evde bakıma ihtiyacı olan engelli ve yaşlıya düzenli bakan ve bunun için Evde Bakım Yardımı alanları kısmi zamanlı olarak sosyal güvenlik kapsamına alacağız. Engellilerin istihdamını artırmak amacıyla korumalı iş yerlerinin kapsamını genişleteceğiz. Engelli bireylerin ailelerine eğitim desteği, uzun vadeli aile danışmanlığı ve psiko-sosyal destek hizmetlerini geliştireceğiz.

Yaşlı bakım sigortası uygulamasını hayata geçireceğiz. Yaşlıların birbirinden faklı birimlerden sağlık hizmeti alması yerine geriatri hastaneleri ya da geriatri kliniklerinden hizmet almalarını sağlayacağız. Emeklilik yaşını özellikle kadınlarda çocuk sayısına göre esneteceğiz.”

Evde yaşayan yaşlılar için profesyonel bakım elemanlarının yetiştirileceğine yer verilen beyannamede, “Yalnız yaşayan ve bakım desteği almayan yaşlıların kendi konutlarında bakım ve güvenlik gereksinimlerinin uzaktan takip edilmesi amacıyla uygun teknolojilerden yararlanacağız” denildi.

Çalışma hayatı

Beyannamede çalışanların ve emeklilerin enflasyona ezdirilmeyeceği, asgari ücretin yanı sıra memur ve emekliler için enflasyonun üzerinde artışlarla refah payı almalarının sağlanacağı belirtildi.

Beyannamede, şunlar kaydedildi:

“Alın teri kurumadan hakkın verilmesi prensibiyle, tüm çalışanlarımıza kaliteli ve güvenceli bir çalışma hayatı sağlamayı taahhüt ediyoruz. Pasif işgücü programlarının erişilebilirliğini güçlendirecek, işsizlik sigortası fonundan yararlanma şartlarını kolaylaştıracağız. Rehberliği ve gönüllü uyumu ön planda tutacak, risk odaklı denetim kapasitemizi daha da etkinleştireceğiz. Mevsimlik tarım işçileri gibi gruplar için özel sosyal sigorta programları oluşturacak, sosyal güvenlik kapsamını en üst düzeye çıkaracağız.”

Üniversiteli gençlere “Gençlik Kartı” uygulaması başlatılacak

Beyannamede, karar alma süreçlerinden sosyal politikalara, eğitimden istihdama kadar hayatın her kademesinde gençliğin dinamizminin ülkenin gelişmesi yolunda kullanılacağı belirtildi.

Beyannamede gençler için yapılacaklar şöyle sıralandı:

“Üniversiteli gençlerimize ‘Gençlik Kartı’ uygulamasını başlatacağız. Bu karta sahip olan gençlerimize tiyatro, sinema gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerden ücretsiz veya indirimli yararlanma imkanı getireceğiz. Üniversiteli gençlerimize aylık 10 GB ücretsiz internet erişim imkanı sağlayacağız.

Yükseköğrenimdeki gençlerimize bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız. Genç girişimcilerimiz için Tarım Girişimcilik Bölgeleri (TARGİB) kuracağız. TARGİB’lerde ziraat mühendisleri öncelikli olmak üzere, genç girişimcilerimize herhangi bir bedel almaksızın arazi tahsisi, kuracağımız Aile ve Gençlik Bankası tarafından ilk iki yıl ödemesiz ve beş yıl vadeli faizsiz kredi desteği ve belirli bir süreyle ürün alım garantisi veya sözleşmeli üretim modelinin uygulanmasını sağlayacağız. Kuracağımız tüm TARGİB’lerde; iş geliştirme, muhasebe ve finansman, insan kaynakları, bilişim ve hukuk gibi alanlarda teknik destek ve danışmanlık hizmetleri sunacak şekilde tüm giderlerini karşılayacağımız bir merkez oluşturacağız.

Gençlerin üç temel alanda beceri kazanmalarını sağlayıcı, okul içi ve dışı programlar uygulamaya koyacağız. Bu çerçevede, en az bir müzik enstrümanını kullanabilmeyi, bir yabancı dil konuşmayı ve bir spor dalında lisans sahibi olmayı destekleyeceğiz. İmkanları kısıtlı kesimlere öncelik vermek kaydıyla bu üç alanda, beceri kazanan gençlerimizin üniversiteye girişini kolaylaştıracak ve burslu eğitim görmelerini sağlayacağız. Objektif kriterler altında belirlenecek 30 bin genç yeteneğimizi günümüz şartlarında stratejik önemi haiz olan spesifik 20 alanda küresel arenada boy gösterebilecek nitelikle uzman olarak yetiştireceğiz. Kendi işini kuran genç girişimcilerimize faizsiz kredi desteği sunacağız. Siyasete gençlerin bakış açısının daha fazla damga vurmasını sağlayacak, gençlerimize siyasette daha fazla alan açacağız. Gençlerimize esnek çalışma koşulları sunacağız.”

Kültür ve sanat

Köklü tarihi ve kültürel mirasa sahip Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nda kültür ve sanat alanında dünyada adından sıklıkla söz ettiren bir ülke konumuna geleceği vurgulanan beyannamede, müzesi ve kültür merkezi olmayan il, kütüphanesi olmayan ilçe bırakılmayacağı, kütüphanelerin 7 gün 24 saat açık olacak şekilde hizmet vereceği belirtildi.

Kültür endüstrileri girişimci ekosisteminin geliştirileceği kaydedilen beyannamede, bu kapsamda ‘Kültür Kentler’ kurulacağı, kitapçılar çarşısı, kitabevleri, sahaflar ile geleneksel sanatların icra edilmesine yönelik mekan desteği sağlanacağı kaydedildi.

Beyannamede, şunlara yer verildi:

“Kültürümüze özgü ürünlere yönelik markalaşma, pazarlama ve finansman desteği sağlayacağız. Sahip olduğumuz değerlerin sinema başta olmak üzere tüm sanat alanlarında işlenmesine yönelik teşvik mekanizmasını daha da geliştireceğiz. Ülkemizi önemli bir film çekim merkezi haline getireceğiz. Çocuklarımızın gelişim sürecinde önemli rol oynayan animasyon sektörünü stratejik olarak ele alıp, desteğimizi artıracağız. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine kayıtlı 25 miras sayımızı 2028’de 35’e çıkararak en çok kültürel değer kaydettiren ilk iki ülke arasına girmeyi hedefliyoruz.

Türk dilini dünyaya tanıtma çabalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu amaçla, dijital mecraları daha etkili bir şekilde kullanacak tedbirleri alacağız. Yunus Emre Enstitülerindeki Türkçe içerikleri ve bilgi merkezlerini zenginleştireceğiz. 62 ülkede hizmet veren Yunus Emre Enstitülerimizin Kültür Merkezi sayısını, 2028 yılına kadar 128’e çıkarmayı hedefliyoruz.”

Türkiye Yüzyılı için Doğru Adımlar-2023 Seçim Beyannamesi için TIKLAYINIZ

Türkiye Yüzyılı için Doğru Adımlar – 2023 Yarın Değil Hemen Şimdi TIKLAYINIZ

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.