Denizde Palamut Dalgalanması
Son yıllarda beklentinin altında kalan palamut, bu av sezonunda balıkçıların yüzünü güldürüyor. Özellikle Karadeniz’deki balıkçılardan gelen görüntüler de bunu doğrular nitelikte.
Eylül ayıyla birlikte balıkçılar için av sezonu başladı. Sezonun parlayan yıldızı ise şimdiden belli: Palamut.
Peki gerçekten palamut bol mu? Balık stoklarında artış var mı?
Bu soruların cevabı Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak’a göre kısa vadede evet, uzun vadede ise hayır.
Başarılı üremenin sonucu bol palamut.
Geçtiğimiz birkaç yıldaki av sezonlarıyla kıyaslayınca bu yıl balıkta, özellikle de palamutta bolluk olduğu söylenebilir. Ancak TÜİK’in son 20 yıllık verisine göre avcılık yoluyla elde edilen palamut miktarı yıllara göre değişkenlik göstererek dalgalı bir grafik çiziyor. İstanbul Üniversitesi Balıkçılık Teknolojisi ve Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak’a göre üreme döneminin başarıyla geçmesi bu sene yaşanan artıştaki en önemli faktörlerden.
“Palamut yaz aylarında üreyen bir balık. Geçen yıl mesela yavru balıklar hiç yoktu ve daha çok büyük boy olanlar avlanmıştı. Yavruların olmadığını görmek aslında üremenin başarısız olduğunu bize gösteriyordu. Bu döneme baktığımızda tüm Karadeniz sahillerinde balıkçılar temmuz ayından itibaren yavru palamutları görmeye başladı. Buradan üremenin başarılı geçtiğini anlayabiliyoruz.”
Başarılı geçen üreme döneminin yanı sıra, müsilajla geçen dönemin de bu yılki artışta etkili olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Müsilaj olduğunda gırgır balıkçıları hiç avcılık yapamadı. Müsilajdan dolayı yapılamayan avcılık 2021 yılına 2 bin 500 ton olarak geçmiş. Bu da bize müsilaj döneminde yapılamayan avcılıktan dolayı da artış olduğunu gösteriyor. Endüstriyel balıkçı kesinlikle Marmara denizinde hiç çalışamadı, ya Karadeniz’e ya da Ege denizine geçtiler. Böylece Marmara da kalarak kışlama yapan balık denizde kaldı. Av baskısı olmayınca balıklar nispeten bir artış gösterdi, ama çok büyük bir artış değil.”
Artışın sürdürülebilir olması için…
Balık stoklarında istikrarın ve artışın sağlanması için her balığın yaşamı boyunca en az 1 kere üremesi gerekiyor. İstatistiklere baktığıldığında 2005 yılında 70 bin ton palamut avcılığı yapıldığı görülüyor… Ardından bu sayı 29 bin tona düştü. Sonraki yıl ise 5 bin tona geriledi. Birkaç yıl sonra sayı tekrar 35 bin tona yükseldi. Ancak bu artışın dalgalı olduğunu ve yükselişlerin ardından düşüş yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Karakulak, bu av sezonundaki durumu şu sözlerle anlatıyor:
“Bu yılı geçen yılla kıyasladığımızda bir artış olduğunu görebiliriz. Ama 2005 yılındaki gibi 70 bin tonluk avımız olmayacak. Çünkü balıkları korumak için daha fazla önlem almalıyız. Şu an balıkçılık yönetiminde en büyük eksikliğimiz balıkçılara avcılık kotası vermememiz. Denize çıkan balıkçı da daha çok avlama eğilimi gösteriyor, bu balık stoklarını azaltıyor. Denizdeki balıkların hepsini avlarsak, sonraki dönemleri düşünmeden denizde balık bırakmazsak balık stoklarımız gitgide azalacak.”
“Çok büyük bir artış bekleyemeyiz”
Balık popülasyonun etkileyen tek sebep balıkçılık ve av baskısı değil. İklim değişikliği, deniz suyu sıcaklıklarındaki değişimler, kirlilik, kıyısal alanlardaki yapılaşma ve istilacı türler gibi pek çok faktör de balık stoklarında değişimlere sebep oluyor. Dönemsel olarak değişim gösteren bu olumsuz şartların devam ettiğini dile getiren Karakulak, geçmiş dönemlere kıyasla büyük bir artış beklememek gerektiğini anlatıyor.
Palamut çoksa hamsi az
Balıkçılar av sezonuyla ilgili tahminlerinde genellikle “Palamut çoksa hamsi az olur” der. Bu tahmin TÜİK verilerine de yansımış durumda. Avcı bir balık olan palamutlar hamsiyle besleniyor. Palamut çok olduğunda ise denizdeki hamsi sayısı fark edilir şekilde düşüyor.
Palamut ve hamsi arasındaki ters orantıyı da sorduğumuz Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak:
“Palamut çok olursa hamsiyle beslendiği için hamsinin az olacağını anlıyoruz. Bu ilişki lüfer ve palamut arasında da var. Palamutun çok olduğu dönemlerde lüfer de az olabiliyor. Mesela geçen yıl lüfer çoktu, palamut azdı. Bu da beslenmeyle ilgili. Lüfer de etçil bir balıktır, lüferin bol olması palamutun daha erken bölgeyi terk etmesine yol açıyor. Kim daha baskın gelirse o dönem onun stokları daha fazla oluyor.”
“Umarım kış ılıman geçmez”
Kimi balıkçılar, palamutun bol olduğu yıllar kışın sert geçeceği söyler. Bu gerçek midir bilinmez ama Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak’a göre müsilaj sorununun tekrar yaşanmaması için kış mevsimi ılıman geçmemeli.
“Kışı eğer ılıman geçirirsek denizdeki canlılarda hem sıcaklığın etkisiyle hem de azot, fosfor gibi kirliliğin etkisiyle fitoplankton artışları oluyor. Sıcaklık onların uygun ortamda aşırı çoğalmalarına yol açıyor. Daha sonra strese girerek vücut içi salgılarını deniz ortamına bırakıyorlar ve müsilaj oluşuyor. O yüzden canlılarda stresi tetikleyen bir faktör de sıcaklık. Biz kışı ılıman geçirirsek müsilaj olayı tekrar yüzeye çıkacak. Geçen yıl müsilajı görmememizin nedeni kışı kış olarak yaşamış olmamızdı. Umarım bu sene de öyle olur.”