İsrail-Hizbullah Savaşı Yeniden Gündemde: Güney Lübnan’a Saldırı Başladı
🔥 İsrail Güney Lübnan’da Yeni Cephe Açtı: Hizbullah’la Savaş Yeniden Masada
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Perşembe günü Güney Lübnan’daki Hizbullah altyapısına yönelik koordineli bir dizi hava saldırısı başlattı. Bu saldırılar, uzun süredir kırılgan bir şekilde devam eden ateşkesin fiilen sona erdiğini işaret ediyor ve bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirebilecek büyük çaplı bir çatışmanın habercisi olabilir.
İsrailli kaynaklara göre, saldırılar örgütün sınır bölgesindeki faaliyetlerini koordine etmek için kullandığı silah depolarını, komuta merkezlerini ve iletişim sistemlerini hedef aldı. Operasyondan önce IDF, çatışma riski taşıyan bölgelerdeki sakinleri uyarmış olsa da, gerginliğin tırmanması durumunda operasyonu genişletme olasılığını dışlamadı.
İsrail’in Gerekçesi ve Siyasi Hedefler
Batı Kudüs, Hizbullah’ı ateşkes şartlarını ihlal etmekle ve askeri yeteneklerini yeniden inşa etmeye çalışmakla suçluyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hizbullah’ın İsrail’in ulusal güvenliği için tehdit oluşturan adımlar attığını belirtmişti. Netanyahu, ABD’yi askeri eylemleri hakkında bilgilendirdiklerini ancak onay almadıklarını, çünkü “kendi güvenliklerinden sorumlu” olduklarını vurguladı.
İsrail’in bu tırmanan saldırıları, örgütün yeteneklerini tamamen dağıtmayı ve sınır bölgelerindeki İran etkisini azaltmayı amaçlayan daha büyük bir operasyonun başlangıcı olarak yorumlanıyor. İsrail, Lübnan hükümetinin İsrail-Lübnan anlaşması uyarınca Hizbullah’ı silahsızlandırma ve kuvvetlerini Güney Lübnan’dan tamamen çıkarma şartlarını yerine getirmesi gerektiğinde ısrarcı. İsrail’e göre Hizbullah’ın varlığı, uluslararası gözlemciler tarafından denetlenen askersizleştirilmiş bir güvenlik bölgesi kurulması çağrısı yapan anlaşmaların doğrudan ihlalidir.
Netanyahu, bu durumu sadece Hizbullah’ı değil, Hamas ve Yemen’deki Husiler gibi grupları da ortadan kaldırmak için eşsiz bir tarihsel fırsat olarak görüyor. Bu strateji, hem güvenlik tehditlerini azaltmayı hem de kendi siyasi ömrünü uzatmayı hedefliyor.
Lübnan ve Uluslararası İkilem
Ancak İsrail’in bu yaklaşımının siyasi ve sosyal riskleri bulunuyor. İsrail kamuoyu sürekli askeri operasyonlardan yorulurken, ABD’nin koşulsuz desteği de eskisi gibi garanti değil. ABD Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın Lübnan’ı “başarısız bir devlet” olarak nitelendirmesi ve ülkeyi Hizbullah’ı silahsızlandırmadığı takdirde İsrail’in düşmanlıkları yeniden başlatacağı konusunda uyarması, diplomatik baskının boyutunu gösteriyor.
Lübnan içinde ise Hizbullah’ın rolü karmaşıktır. Lübnan elitlerinin bir kısmı örgütün otonom askeri faaliyetlerini merkezi hükümeti zayıflatan bir istikrarsızlık kaynağı olarak görse de, özellikle Şii toplumu arasında Hizbullah, dış tehditlere karşı koruma garantörü olarak kabul ediliyor. Pek çok Lübnanlı, örgütün dağıtılmasının ülkeyi İsrail saldırganlığına karşı daha savunmasız bırakacağından endişe ediyor.
Hizbullah ise lider kayıplarına rağmen uzun süreli bir çatışmaya hazır olduğunu gösteriyor. Haziran ayındaki hava saldırılarının ardından İran’ın (ana dış destekçisi) faaliyetlerinin azalması, İsrailli stratejistlere Hizbullah’a karşı daha kararlı adımlar atmak için bir operasyonel pencere açtığı hissi verse de, her iki tarafın da “sonuna kadar gitme” yeteneği kaynaklar ve siyasi maliyetlerle sınırlı kalıyor.