Vatandaşımızı Enflasyona Ezdirmeme Politikamıza Sıkı Sıkıya Bağlıyız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB 79. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Toplumumuzun farklı kesimlerinde yaşanan refah kayıplarını telafi edecek adımları atmakta kararlıyız. Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme politikamıza sıkı sıkıya bağlıyız. 21 yıllık iktidarlarımız döneminde bundan taviz vermedik” dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İkiz Kulelerinde “TOBB 79. Genel Kurulu” kapsamında düzenlenen Hizmet Şeref Belgesi Takdim Töreni’nde konuştu.
TOBB’un 79. Genel Kurulu münasebetiyle üyelerle bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Genel Kurul’un, TOBB, iş dünyası ve ülke için hayırlı olmasını diledi.
Erdoğan, kuruluşundan bugüne TOBB çatısı altında emek veren, ebediyete irtihal edenleri de rahmetle yâd etti.
Birliğin tüm mensuplarını, Türkiye’nin kalkınmasına, büyümesine, güçlenmesine yaptıkları katkılar dolayısıyla tebrik eden Erdoğan, TOBB’da delege olarak 10-20-30 yıl ve üzerinde süresini tamamlayanları da kutladı.
81 vilayette faaliyet gösteren 365 oda ve borsanın tamamını, 1,8 milyona yaklaşan üyenin hepsini birer “Alperen” olarak gördüklerini belirten Erdoğan, “Sizlerin şahsında, büyük ve güçlü Türkiye idealine sahip çıkan TOBB üyelerine, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“TÜRKİYE’YE HİZMET MÜCADELEMİZDE BUGÜNE KADAR HEP SİZLERLE YOL YÜRÜDÜK”
“Türkiye’ye hizmet mücadelemizde bugüne kadar hep sizlerle yol yürüdük. Ne yaptıysak beraber yaptık, sırt sırta vererek beraberce başardık” diyen Erdoğan, demokrasiye yönelik tehditlere de beraber göğüs gerdiklerini dile getirdi.
Ekonomiyi çökertmeyi amaçlayan saldırıları TOBB üyeleriyle beraber püskürttüklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye’yi, tarihinin en büyük yatırım hamleleriyle beraber tanıştırdık. Türk ekonomisini her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında beraber büyüttük. Millî gelirimizi 236 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına beraber getirdik. Kişi başı geliri 3 bin 600 dolardan alıp 10 bin 650 dolara beraber yükselttik. İş gücü sayısındaki artışa rağmen istihdamı 32 milyona yine beraber ulaştırdık. İhracatımızı 36 milyar dolardan 255 milyar dolara, turist sayımızı 12,8 milyondan 51,5 milyonun üzerine beraber çıkardık. Milletimizin 60 yıllık hayali olan Türkiye’nin otomobili ‘TOGG Projesi’ni, sizlerin de sahiplenmesiyle beraber gerçeğe dönüştürdük.”
Erdoğan, şunları kaydetti: “Son 21 yıla damga vuran bu eşsiz başarı hikâyesini, kamu-özel sektör dayanışması içinde hareket ederek beraberce yazdık. İnşallah bundan sonra da aynı çizgide yolumuza devam edeceğiz. Farklı hesaplarla hareket edenleri asla aramıza sokmayacağız. Ülkemizin karşılaştığı sorunlara, ortak akılla beraber çözüm arayacağız. İş dünyasıyla, sivil toplumuyla, siyaset kurumuyla el birliği, gönül birliği içinde inşallah Türkiye Yüzyılı’nı hep beraber inşa edeceğiz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerimizin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hedeflerimize ulaşmamız noktasında üzerlerine düşen görevleri en güzel şekilde yerine getireceklerine inanıyorum. Ben sizlerin desteğine güveniyorum.”
Tarihin en önemli seçim süreçlerinden birini, önceki gün itibarıyla başarıyla tamamladıklarını ifade eden Erdoğan, 14 Mayıs’ta seçimlerin Meclis boyutunun neticelendiğini, 28 Mayıs’ta da Cumhurbaşkanı aşamasının sonuçlandığını kaydetti.
Erdoğan, her iki seçimi de demokrasiye yakışır bir ongunlukla gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, “Hiçbir müessif hadisenin yaşanmasına izin vermeden, rekor bir katılımla vatandaşlık görevimizi ifa ettik. Âdeta yüzde 90’lara dayanan bir katılım. Buradan bir kez daha seçim sonuçlarının, ülkemize, milletimize, iş dünyamıza hayırlar getirmesini Rabb’imden niyaz ediyorum. Tercihini demokratik yollarla sandığa yansıtan her bir vatandaşıma en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Bilhassa yurt dışında yaşayan kardeşlerimi, hepimizi gururlandıran yüksek katılım oranları dolayısıyla ayrıca tebrik ediyorum” diye konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTLERİ ELİYLE SİYASETİ YÖNLENDİRME ÇABALARI HEDEFİNE ULAŞMAMIŞTIR”
28 Mayıs gecesini Türkiye’yle birlikte Afrika’dan Asya’ya, Rumeli’den Filistin’e, Türk Cumhuriyetlerine kadar her yerde âdeta bayram gecesine çevirenlere teşekkür eden Erdoğan, şöyle devam etti: “Elbette seçim sürecini tüm yönleriyle enine boyuna değerlendireceğiz. Aynı şekilde sokaklardaki o eşi benzeri görülmemiş coşkunun arkasında yatan sebepleri de çok iyi analiz edeceğiz. Gerek anlamı gerekse sonuçları itibarıyla ülke olarak bir ‘kader seçimi’ yaşadığımızın farkındayız. Milletimiz, tıpkı 15 Temmuz gecesi olduğu gibi istiklal ve istikbaline yönelik hayâsız akınları görmüş, iradesine sahip çıkarak bunları durdurmuştur. Türk ile Kürt’ün, Alevi ile Sünni’nin arasına serpilmek istenen fitne tohumlarını, aziz şehitlerimizin kanlarıyla yoğrulmuş bu mübarek topraklar reddetmiştir. Anadolu irfanı bir kez daha siyaset mühendisliklerine galip gelmiştir. Terör örgütleri eliyle siyaseti yönlendirme çabaları hedefine ulaşmamıştır.”
“SEÇİM MARATONUNUN KAZANANI, TÜRK DEMOKRASİSİ VE TÜRK MİLLETİ OLMUŞTUR”
“Seçim maratonunun kazananı, Türk demokrasisi ve Türk milleti olmuştur” diyen Erdoğan, şunları kaydetti: “Millî iradeye güvenen, ülkemiz için hayal kuran, kendini bu topraklara ait hisseden her bir vatandaşım, bu seçimin tartışmasız kazananıdır. Kampanya sürecinde yapılan tüm kışkırtmalara rağmen, sandığa gölge düşürmeyen her bir insanımız bu seçimin kazananıdır. Yabancı dergi kapakları üzerinden yürütülen propagandalara aldırmadan, hiçbir baskı altında kalmadan iradesini sandığa yansıtan her bir kardeşim, bu seçimin kazananıdır. Kendi öz yurdunda yıllardır parya muamelesi gördüğü hâlde hukuk ve meşruiyetten ayrılmayan sessiz çoğunluk, bu seçimin kazananıdır. Sırf farklı tercihlerde bulunduğu için iğrenç hakaretlere uğrayan yüreği yaralı depremzedelerimiz, bu seçimin en büyük kazananıdır.”
Erdoğan, “Terör örgütü mensuplarının tehditlerine boyun eğmeyerek sandıklara koşan yurt dışındaki tüm gurbetçilerimiz, bu seçimin kazananıdır. Dünyanın dört bir yanında ‘Türkiye’ denilince gözleri parlayan, gözlerinden damlalar akan, ülkemiz için dua eden, bizimle sevinip bizimle üzülen tüm mazlum ve mağdurlar, bu seçiminin kazananıdır. Allah’a hamdolsun millî irade bir kez daha en güzel, en hayırlı şekilde tecelli etmiştir. Türkiye Yüzyılı teklifimiz, hem 14 Mayıs’ta hem de 28 Mayıs’ta milletimiz tarafından büyük bir teveccühle kabul görmüştür” diye ekledi.
Erdoğan, halkın, önce Meclis’te çoğunluğu 323 milletvekiliyle Cumhur İttifakı’na, ardından Cumhurbaşkanlığını yüzde 52,18 oy oranıyla şahsına vererek, 5 sene daha “İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün” dediğini söyledi.
“MİLLETİN ZATEN KARARINI VERDİĞİ KONULARDA YENİ DAYATMALARDA BULUNMAKTAN ARTIK VAZGEÇİLMELİDİR”
Milletin, ilkeler ve değerler yerine, bakanlık ve milletvekilliği pazarlığı üzerine kurulu kumar masasına tekmeyi vurarak devirdiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatta ‘hesap uzmanıyım’ diye övünenler, Dimyat’a pirince giderken evlerindeki yaklaşık 40 milletvekilinden de olmuştur. İktidar hırsıyla yapılan yanlış hesaplar, bu sefer çok enteresan, Bağdat’tan değil ama sandıktan dönmüştür. Bakınız; ben hesap uzmanı değilim, ekonomistim. Burada, bu hesabı sizlerle de paylaşayım. CHP’nin vekil sayısı 2018’de 146 idi. 2023’te vekil sayısı 169’a çıktı. Fakat buradan tabii kiralık vekiller verdiler. Onlar da 40 tane. 40 tane kiralık vekil gidince bu defa net olarak nereye düştü CHP’nin vekil sayısı? 129’a düştü. Şimdi hesap uzmanı bu işi böyle yapar mı? 17 vekil burada düşmüş oldu. Bundan sonrasını herhalde, oraya gönül vermiş olan tüm CHP’li arkadaşlar da düşünecektir. Eski Türkiye ittifakı, sandıkta milletten ikinci kez kırmızı kart yemiştir.”
Türkiye’nin, 16 Nisan 2017 referandumuyla zaten terk ettiği eski sisteme dönüş önerilerini, bir kez daha elinin tersiyle itmesinin, son derece manidar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu kirli ittifaklar, bu kirli bir araya gelişler, 6 tane cumhurbaşkanı yardımcılığı, bu tür yanlış bir araya gelişler ne demokrasiye sığar ne bu milletin ruh köküne, kültürel değerlerine yakışır. Bunun dersini milletim sandıkta verdi. Ne dediler? Önce ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ dediler. Tuttu mu? Tutmadı. Önce öyle başladılar ama kampanya sonuna doğru artık bunu kullanmaktan vazgeçtiler. Bu noktada, özellikle dünyada gelişmiş ülkelerin ve dolayısıyla bizim de ortaya koyduğumuz sistem kabul gördü. Siyaset kurumunun sandıktan çıkan bu iradeyi doğru bir şekilde okuması gerektiğine inanıyorum. Milletin zaten kararını verdiği konularda yeni dayatmalarda bulunmaktan artık vazgeçilmelidir. Akıntıya kürek çekmenin, tarihi geriye sardırmanın hiçbir faydası yoktur. Eski sistem tartışmalarını tamamen rafa kaldırmalı, bugünden itibaren sivil siyasetin en büyük kazanımı olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni tekemmül ettirmeye odaklanmalıyız.”
“DEVLET ORGANLARI ARASINDAKİ İŞ BİRLİĞİ RUHUNU GÜÇLENDİREREK ÜLKEMİZE HİZMET ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Mevlana’nın, “Her gün bir yerden göçmek ne iyi? Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti cancağızım ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” sözlerini anımsatan Erdoğan, siyaset müessesesinin asli görevinin yeni şeyler söylemek olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, vazifelerinin düne saplanıp kalmak yerine yeni şeyler söylemek ve ülkenin önüne yeni hedefler koymak olduğunu ifade etti.
Bu seçimde kimin ne yaptığını, ne söylediğini, nerede, nasıl bir pozisyon aldığını hafızalarına kaydedeceklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ama bunu yaparken, geçmişin geleceği gölgelemesine de kesinlikle göz yummayacağız. Muhalefet partilerinden, bizim de milletimizin de beklentisi bu yöndedir. Muhalefet ve destekçilerinin halkımızı aşağılayan, kutuplaştırıcı, gerilimi körükleyen, eski provokatif söylemlerini bir an önce terk etmesi gerekiyor. Sandıkta tecelli eden iradeyle kavga edilmeyeceği gerçeğini ülkemizdeki tüm muhalefet partilerinin artık anladıklarını ümit ediyorum. Çünkü Türkiye’nin önemli bir noksanı da gerçekten demokrasideki o muhalefeti göremeyişidir. Muhalefet noksanlığı var. Bunu, Türkiye giderdiği anda inanıyorum ki demokrasi mücadelesi ülkemizde çok daha güçlü bir şekilde devam edecektir. Samimi bir öz eleştiri yaptıktan sonra muhalefetin de sandıktan yükselen bu çağrıya kulak vereceğini düşünüyorum. Biz her iki seçimde oluşan tabloyu büyük ve güçlü Türkiye idealimiz adına çok kıymetli buluyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde, devlet organları arasındaki iş birliği ruhunu güçlendirerek ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Bunu da iş dünyamızın siz değerli temsilcileriyle birlikte yapacağız.”
Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla gündemlerindeki esas konulara yoğunlaşabileceklerini aktaran Erdoğan, milletten bir kez daha güvenoyu almış, güven tazelemiş bir yönetim olarak dünden itibaren çalışmaya başladıklarını sözlerine ekledi.
“AFETİN YIKTIĞI TÜM ŞEHİRLERİMİZİ ESKİSİNDEN DAHA GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE YENİDEN AYAĞA KALDIRACAĞIZ”
Asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerinin yaralarının sarılmasının en öncelikli meseleleri olduğunu belirten Erdoğan, depremzedeleri kampanya döneminde de ihmal etmediklerini, her bir şehre farklı tarihlerde 3-4 kez giderek, afetzedelerin yanında olduklarını gösterdiklerini söyledi.
Erdoğan, şimdiye kadar 910 binden fazla çadırın, 117 binden fazla konteynerin kurulumunu tamamladıklarını, 180 bine yakın afet konutunun inşa sürecinin başladığını aktararak, deprem bölgesinde 319 bini ilk bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin konutun inşa edileceğini kaydetti.
Bunu, İzmir’de depremden hemen sonra gerçekleştirdiklerini, depremzedelerin de samimi gayretleri takdir ettiğine şahit olduklarını ifade eden Erdoğan, gerek 14 Mayıs’ta gerekse 28 Mayıs’ta kendisine çok güçlü destek veren deprem şehirlerine teşekkür etti.
Erdoğan, şöyle konuştu: “Depremzedelerimiz geride bıraktığımız haftalarda sadece kayıplarının acısıyla mücadele etmedi, aynı zamanda sırf oy tercihlerinden dolayı insanlık tarihinin en aşağılık hakaretlerinin de hedefi oldular. Sığındıkları otel ve misafirhanelerden atılmaktan, yapılan yardımların başa kakılmasına kadar pek çok vicdansızlığa maruz kaldılar. Buna rağmen, onlar dik durmaya, metanetli davranmaya devam ettiler. Depremzede kardeşlerimize yönelik bu rezillikleri, bu linç kampanyalarını unutmayacak, unutturmayacağız. Ne sebeple olursa olsun afetzedelerimizin gönül yaralarının daha fazla kanatılmasına izin vermeyeceğiz. Afetin yıktığı tüm şehirlerimizi eskisinden daha görkemli, daha güvenli bir şekilde en kısa sürede yeniden ayağa kaldırıyoruz, ayağa kaldıracağız.”
Depremin Türk ekonomisine maliyetinin 104 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman başta olmak üzere depremde en çok yıkıma uğrayan illerde her şey gibi ticari hayatın da olumsuz etkilendiğine işaret etti.
Erdoğan, faaliyete geçen 13 bine yakın iş yeriyle buralardaki ticareti yeniden canlandıracaklarını vurguladı.
“DİPLOMATİK MÜNASEBETLERİMİZLE, BÖLGE ÜLKELERİ İLE EKONOMİK VE TİCARİ İŞ BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRECEĞİZ”
Enflasyonun yol açtığı fiyat artışlarından kaynaklanan sıkıntılara değinen Erdoğan, “Toplumumuzun farklı kesimlerinde yaşanan refah kayıplarını telafi edecek adımları atmakta kararlıyız. Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme politikamıza sıkı sıkıya bağlıyız. 21 yıllık iktidarlarımız döneminde bundan taviz vermedik. Türk ekonomisinin yıllarca başını ağrıtan yüksek enflasyon meselesini tek haneli rakamlara indirerek halkımızı rahatlatan bizdik, yine biz olacağız” dedi.
Küresel ekonomideki dalgalanmalar duruldukça, bunun olumlu sonuçlarının görüleceğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: “Yakın çevremizdeki krizlerin çözümünde daha fazla inisiyatif alarak barış ve istikrarın bölgemizde tekrar hakim olması için çalışacağız. Diplomatik münasebetlerimizle, bölge ülkeleri ile ekonomik ve ticari iş birliğimizi de güçlendireceğiz. Dün akşam itibarıyla 110’a yakın, gerek telefon diplomasisiyle, gerekse mesajlarıyla ülke lideriyle görüşmeler yaptık. Hepsiyle mutabakatımız şu; ‘siyasi, askerî, ekonomik, ticari, kültürel her alanda birliğimizi bundan sonra çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğimize inanıyoruz’ Söz bu. Şu anda Kabinemizin oluşmasından sonra, Parlamento’daki yapı zaten belli oldu, süratle bizler ziyaretlerimize başlayacağız. Aynı şekilde bize de ziyarete gelecek olan dünya liderleri var. Hedefimiz, Avrupa’dan Karadeniz’e, Kafkasya ve Orta Doğu’dan Kuzey Afrika’ya kadar çevremizde bir güvenlik ve barış kuşağı tesis etmektir. Bu amaç doğrultusunda son yıllarda pek çok önemli adım attık. Dost ve kardeş ülkelerle aramızdaki pürüzleri giderdik.”
Erdoğan, Türk dünyası ile bağları tahkim ettiklerini, İslam âlemi ile ilişkileri ilerlettiklerini, Yeniden Asya Girişimi ile Asya kıtasına yeni bir pencere açtıklarını, Afrika halklarıyla “kazan kazan” temelinde sağlam iş birlikleri kurduklarını anlattı.
“TÜRKİYE’Yİ BÖLGESİNİN YÜKSELEN YILDIZI HÂLİNE GETİRECEĞİZ”
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptıkları son görüşmede, Karadeniz Tahıl Koridoru’ndan gönderilecek tahılın una çevrilip fakir Afrika ülkelerine gönderilmesi konusundaki mutabakatı teyit ettiklerini hatırlattı.
Erdoğan, Türkiye’nin Latin Amerika’daki mevcudiyetini perçinlediklerini, Balkanlar’da tüm taraflarla yakın ilişkiler geliştirdiklerini, Batı ülkeleriyle ortak çıkarlar ekseninde diyaloğu artırdıklarını söyledi.
Rusya-Ukrayna krizinin çözümü için ellerini taşın altına koyduklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: “Tahıl Anlaşması ve bunun yanında çok önemli olan bir şey de esir takasıyla diplomatik çözümün mümkün olduğunu gösterdik. Hepsinden önemlisi Türkiye’yi sonu felaketle bitecek bir çatışmanın tarafı hâline gelmekten koruduk. Yani pergelin bir ucunu ülkemize sabitleyip, diğeri ile 360 derece manevra yaparak, herkesle, tüm ülkelerle iş birliğimizi geliştirmeye gayret ettik. İçinde bulunduğumuz dönemde girişimci dış politikamızı ticaretle, enerjiyle, turizmle, kültürle, savunmayla destekleyerek devam ettireceğiz. Türkiye’yi bölgesinin yükselen yıldızı hâline getireceğiz, bunda kararlıyız. İnşallah bunu da son 21 yıldır olduğu gibi yine hep beraber yapacağız.”
“YOLUNUZA ÇIKAN ENGELLERİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Milletin tüm kesimleri gibi iş dünyasının da beklentilerinin farkında olduklarını dile getiren Erdoğan, şimdiye kadar iş dünyasının taleplerine kulak tıkamadıklarını, sorunları görmezden gelmediklerini vurguladı.
Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Genel Kurullarında iş adamlarıyla bir araya gelmeye çaba gösterdiklerini, her yıl bakanlarla Türkiye ekonomi şuralarında her şehrin, her sektörün meselelerini uzun uzun iş adamlarıyla istişare ettiklerini anlattı.
Bu istişarelerin süreceğinin altını çizen Erdoğan, şunları ifade etti: “Bu istişarelerimizin meyvelerini her alanda beraber topladık. Sorunların çözümü noktasındaki pek çok müjdeyi de yine bu toplantılar vasıtasıyla kamuoyuyla paylaştık. İnşallah bundan sonra sizlerle yine bir araya gelecek ve bu adımları da birlikte atacağız. Son dönemde âdeta bir siyasi şantaj olarak kullanılan bu vize sorununu en kısa sürede hâl yoluna koyacağız. Sizlerin her alanda önünüzü açmak, yolunuza çıkan engelleri ortadan kaldırmak için canla başla çalışmayı sürdüreceğiz. Buradan tüm iş dünyamıza seslenmek istiyorum, dünyanın ve bölgemizin içinde bulunduğu konjonktür belki de bizlere tarihimizin en büyük fırsatlarını sunuyor. Bu fırsatları, enerjimizi tüketecek iç tartışmalarla, sahte gündemlerle heba edemeyiz. Boşa harcayacak tek bir anımız dahi olmadığının altını çizmek istiyorum.”
Türkiye’nin 14 ve 28 Mayıs seçimleriyle altın değerinde bir 5 sene daha kazandığını belirten Erdoğan, havalimanından Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelene kadar caddelerde oluşan görüntünün unutulacak bir tablo olmadığını söyledi.
“Milletimin böyle bir tabloyu hazırlaması, böyle bir tabloyu ortaya koyması, burada duadan başka bize düşen bir şey yok. Ya Rab, beni bu milletin bir evladı olarak yarattığın için sana sonsuz hamdüsenalar olsun” diyen Erdoğan, yüklerinin ağırlığının farkında olduklarını, gelecek 5 yılı da dolu dolu değerlendireceklerini dile getirdi.
“TÜRKİYE’NİN ARTAN İTİBARINI EKONOMİK OLARAK DA FIRSATA DÖNÜŞTÜRMEYE GAYRET EDECEĞİZ”
Erdoğan, şöyle devam etti: “Sizler de gördünüz. Seçim dönemi boyunca söylemedikleri yalan, atmadıkları iftira kalmadı. Bugüne kadar yapmadıkları, yapamadıkları ne tür yalanlar varsa bunların hepsini söylediler. Sizler zaten iş adamları olarak neyin yapılabileceğini, neyin yapılamayacağını gayet iyi bilenlersiniz. Ama öyle yalanlar, öyle yalanlar ortaya konuldu ki hakikaten, tabii ki insanoğlu bu tür şeyler karşısında ‘Ya yapar mı? Acaba böyle bir şeyi gerçekleştirir mi?’ sorusunu kendine soruyor. Ama karşısındakinin sırtında yumurta küfesi yok. Rahat rahat atabiliyor. Rahat rahat söyleyebiliyor. Önemli olan ne? ‘Ha şu seçimi bir atlatalım hele’. Ya bugüne kadar yaptıklarınız ortada. Ne yaptınız? 10’u aşkın büyükşehir belediye başkanınız var. Bu belediye başkanlarınız İstanbul’da ne yaptı? Ankara’da ne yaptı? İzmir’de ne yaptı? Şunları bir ispatlayın ya. ‘Şunu da yaptık’ deyin. Yani yaptıklarını söylemiyorlar maalesef. Ama ben İstanbul’da yaşıyorum, Ankara’da yaşıyorum. İzmir’i devamlı takip ediyorum, görüyorum.”
29 Mayıs itibarıyla milletin bankadan para çekemeyeceğini iddia edenlerin, döviz kuru ve sebze fiyatlarının uçacağı hezeyanına kadar “tüm tuşlara bastığını” vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne oldu? İşte dün 29 Mayıs’tı. Ne oldu, bankalar filan falan hepsi kapandı mı? Hepsi artık kasaları masaları filan falan boşalttılar mı? Ne oldu? Hepsi yalan. Ama işte biliyorsunuz, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Artık yatsıyı filan geride bıraktık. Millete ve iş dünyasına korku salmak adına piyasa spekülasyonu dâhil her türlü çirkefliği sergilediler. Sırf üç beş oy daha fazla alabilmek için siyasi tarihimizin en rezil kampanyasını yürüttüler. Ne yaparlarsa yapsınlar muvaffak olamadılar. Bu ülkenin ekonomisini, bunlar Londra tefecilerine teslim edeceklerdi, edemediler. İş dünyamızı ürkütmeyi, panikletmeyi başaramadılar. İnşallah bundan sonra da bu hedeflerine ulaşamayacaklar. Sizlerden, ağızlarını her açtıklarında Türk ekonomisiyle ilgili sürekli kötü tablolar çizen felaket tellallarına prim vermemenizi istiyorum. Bu işleri en iyi sizler biliyorsunuz. Bunlar kendi hezimetlerine milleti de ortak etmek isteyen zavallılardır.”
Erdoğan, bunlara aldırmadan, 21 yıldır olduğu gibi yine işlerine bakarak kendi gündemlerine odaklanacaklarını ve ellerindeki imkânları en güzel şekilde kullanmaya çalışacaklarını belirtti.
Yeni pazarlar, yeni müşteriler bulmanın peşinde koşacaklarını dile getiren Erdoğan, “Gerek ülkemize yatırımlar çekecek gerekse o ülkelerde bizler yatırımlara gireceğiz. Daha fazla üretecek, daha fazla ihracat yapacağız. Ve bu konuda 5 ilkemiz var. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Bunu ülkemiz başarır mı? Başarır ve başaracağız. İnşallah daha çok sayıda insanımıza istihdam oluşturacağız. Türkiye’nin yumuşak gücünü, Türkiye’nin artan itibarını ekonomik olarak da fırsata dönüştürmeye gayret edeceğiz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KENDİNE GÜVENENİ ASLA YARI YOLDA BIRAKMAYACAK”
Erdoğan, devletine ve hükûmetine güvenen hiç kimsenin 21 yıldır mağdur olmadığını, ülkenin potansiyeline inanan hiç kimsenin pişmanlık yaşamadığını, bundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti’nin, iş insanıyla, işçisiyle, çiftçisiyle, üreticisiyle, depremzedesiyle, mazlum ve mağduruyla kendine güveneni asla yarı yolda bırakmayacağını vurguladı.
İş insanlarından yatırımlarını daha da arttırmalarını, Türkiye vizyonunun inşasına omuz vermelerini isteyen Erdoğan, Hizmet Şeref Belgesi almaya hak kazanan delegeleri tebrik etti.
Erdoğan’ın konuşmasının ardından, 35 yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyeliği yapan Polatlı Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Toplu ile 38 yıl genel sekreterlik yapan Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Murat Sakar’a hizmet şeref belgesi verildi.
Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve TOBB Başkanı Rİfat Hisarcıklıoğlu, günün anısına Erdoğan’a tablo hediye etti.