Dolar 42,6175
Euro 50,1662
Altın 5.793,74
BİST 11.257,12
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 12°C
Hafif Yağmurlu
Samsun
12°C
Hafif Yağmurlu
Cum 14°C
Cts 14°C
Paz 11°C
Pts 11°C

Venezuela, ABD’yi Korsanlıkla Suçladı: Yaptırımlı Tankere El Koyma Krizi Büyüyor

Venezuela, ABD’yi Korsanlıkla Suçladı: Yaptırımlı Tankere El Koyma Krizi Büyüyor
11 Aralık 2025 14:37

Karakas, Venezuela açıklarında ABD tarafından gerçekleştirilen tanker operasyonunu “uluslararası korsanlık” olarak nitelendirerek sert tepki gösterdi. Washington ise tankerin yaptırımları ihlal ettiğini savunuyor.


Venezuela ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yıllardır süren diplomatik gerginlik, Karakas’ın ABD’yi açıkça “korsanlıkla” suçlamasıyla yeni bir boyuta taşındı. ABD güvenlik birimlerinin Karayip Denizi’nde yaptırımlı bir petrol tankerine el koymasının ardından sert bir açıklama yapan Venezuela hükümeti, Washington’un operasyonunun “ülkenin doğal kaynaklarını çalma girişimi” olduğunu belirtti. Böylece iki ülke arasında enerji, yaptırımlar ve egemenlik tartışmaları üzerinden süregelen anlaşmazlık daha da büyüdü.

ABD Başsavcısı Pam Bondi, çarşamba günü yaptığı açıklamada federal birimlerin el koyduğu geminin Venezuela ve İran menşeli petrol taşıdığını duyurmuştu. Bondi, tankerin ABD yaptırımlarını ihlal ettiğini ve “yabancı terör örgütlerine gelir sağlayan yasadışı petrol ağının bir parçası” olduğunu öne sürdü. Bu açıklamanın ardından Karakas yönetimi, operasyonun hukuki ve siyasi zeminde tamamen geçersiz olduğunu savunarak Washington’a tepki gösterdi.

Venezuela hükümeti tarafından yayımlanan açıklamada, ABD’nin operasyonu “apaçık bir hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi” olarak tanımlandı. Açıklamada, ABD’nin “Venezuela’nın doğal kaynaklarını ele geçirme niyetini gizlemediği” ve operasyonun “egemen bir devletin topraklarına ve ekonomik varlıklarına yönelik düşmanca bir saldırı” olduğu vurgulandı.

Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil Pinto da aynı yönde sert açıklamalarda bulundu. Bakan Pinto, ABD’nin amacının her zaman “Venezuela petrolünü ele geçirmek” olduğunu belirterek Washington’un enerji kaynaklarını yağmalamayı hedefleyen “planlı bir strateji” izlediğini söyledi. Pinto, Karakas’ın ülkenin egemenliğini “mutlak bir kararlılıkla” savunacağını ve doğal kaynaklarının korunmasının “ulusal bir görev” olduğunu dile getirdi.

Operasyona konu olan tanker, uluslararası medya kuruluşlarının aktardığı bilgilere göre The Skipper adlı, Guyana bayrağı taşıyan bir gemiydi. ABD, tankeri 2022 yılında yaptırım listesine almış ve geminin İran’a ve Hizbullah’a petrol tedarik ettiği iddiasında bulunmuştu. Yaptırım kararında tanker, o dönem Adisa adıyla yer almıştı. Reuters’ın haberine göre tanker, Venezuela’nın Puerto Jose terminalinden 4-5 Aralık tarihlerinde yaklaşık 1,1 milyon varil ham petrol yükledikten sonra ayrıldı.

Karakas yönetimi ise yıllardır uygulanan ABD yaptırımlarını “uluslararası hukuka aykırı” olarak nitelendiriyor. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, yaptırımların siyasi amaçlı olduğunu ve amacın kendi hükümetini devirmek olduğunu savunuyor. Maduro, ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela’yı uyuşturucu kartelleriyle ilişkili göstermek için kasıtlı bir kampanya yürüttüğünü söyleyerek iddiaları reddetmiş, Washington’u bölgeyi “çılgın bir savaşa sürüklememesi” konusunda uyarmıştı.

Tanker krizinin uluslararası hukuk açısından nasıl değerlendirileceği de tartışma konusu olmaya devam ediyor. Venezuela, ABD’nin tek taraflı yaptırımlarını meşru görmediği için bu tür operasyonların “bağımsız bir devletin ticari faaliyetlerine zorla müdahale” anlamına geldiğini savunuyor. ABD ise yaptırımlarını “ulusal güvenlik” politikası çerçevesinde uyguladığını ve uluslararası normlara aykırı bir durum olmadığını öne sürüyor.

Uzmanlara göre Kriz, Washington’un Latin Amerika’da artan güvenlik ve enerji operasyonlarının kritik bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Özellikle İran ile Venezuela arasındaki enerji işbirliğinin son yıllarda yoğunlaşması, ABD’nin bölgedeki denetim politikalarını daha agresif uygulamasına neden oluyor. Analistler, İran’ın Venezuela rafinerilerini modernize etme projeleri, petrol ticareti ve ortak enerji yatırımlarının Washington tarafından yakından izlendiğini belirtiyor.

Ayrıca ABD’nin Karayipler’de son dönemde yürüttüğü askeri faaliyetler ve deniz operasyonları, Latin Amerika ülkelerinde rahatsızlık yaratıyor. Bölgedeki bazı ülkeler, ABD’nin “güvenlik bahanesiyle” ekonomik ve stratejik alanlara müdahale ettiğini savunuyor. Özellikle Washington’un kartellere yönelik operasyonlar kapsamında 20’den fazla tekneye müdahale etmesi, kimi senatörler tarafından “şeffaflıktan uzak” ve “uluslararası hukuk açısından sorunlu” bulunmuştu.

Venezuela’nın ABD’ye yönelik “korsanlık” suçlaması, iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından yeni bir gerilim başlığı oluşturuyor. Karakas yönetimi, el konulan petrolün iadesi için uluslararası platformlarda hukuki girişimlerde bulunabileceğini bildirirken, ABD’nin yaptırımlarını daha da sıkılaştırma ihtimali de konuşuluyor. Bu durum, uzun süredir ekonomik kriz ve yaptırımlarla mücadele eden Venezuela üzerinde yeni baskılar yaratabilir.

Uzmanlar, söz konusu olayın sadece bir tanker krizinden ibaret olmadığını, Latin Amerika’da güç dengeleri, enerji politikaları ve uluslararası yaptırımlar bağlamında geniş yankılar uyandırabileceğini belirtiyor. Venezuela’nın Rusya, İran ve Çin gibi ABD karşıtı ülkelerle yakınlaşmasının devam etmesi durumunda Washington’un bölgedeki stratejik hamlelerini artırabileceği değerlendiriliyor.

ABD ile Venezuela arasındaki bu son kriz, iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi ihtimalini daha da uzaklaştırırken, Karakas’ın uluslararası hukuk ve egemenlik vurgusu üzerinden sert bir diplomatik mücadele yürütmeye kararlı olduğunu gösteriyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.