Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’da
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “İnsan hak ve hürriyetlerini dilinden düşürmeyen Batılı ülkelerin Filistin’de süregelen katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına, Hadimül Haremeyn Şerifeyn, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ile Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a teşekkür ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toplantımızın Filistinli kardeşlerimizle birlikte tüm İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugünkü zirvemizde İslam âlemi olarak Filistin halkıyla dayanışmamızı çok net biçimde göstermiş oluyoruz. Verdiğimiz bu dayanışma mesajını alacağımız ve uygulamaya koyacağımız kararlarla perçinleyeceğiz” dedi.
“TARİHTE EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR BARBARLIKLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Gazze ve Ramallah’ta 7 Ekim’den bu yana yaşananları tarif etmeye kelimelerin kifayetsiz kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Hastanelerin, ibadethanelerin, okulların, mülteci kamplarının, ambulansların bombalandığı, ‘güvenli’ denilen bölgelere göç eden sivillerin katledildiği, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir barbarlıkla karşı karşıyayız. Hastane koridorlarında masum bedenleri sıra sıra dizilen çocuklar, sevip koklamaya kıyamadıkları evlatlarına sarılarak can veren analar, enkaz yığınına dönmüş binalarda elleriyle aile fertlerini arayan babalar, hâsılı doğrudan sivilleri hedef alan saldırılarda yitip giden hayatlar tam 36 gündür süre giden vahşetin birer şahididir. İsrail yönetimi birçoğumuzun doğru bulmadığı 7 Ekim hadisesinin intikamını Gazzeli bebeklerden, Filistinli masum çocuklar ve kadınlardan çıkarmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatanlarını savunan Hamaslı direnişçiler ile işgalcileri aynı kefeye koymamız mümkün değildir. İsrail güçlerinin ve işgalci yerleşimcilerin saldırılarından Batı Şeria’daki kardeşlerimiz de olumsuz etkileniyor. Birleşmiş Milletler’e göre, Gazze ve Ramallah’ta katledilen 12 bine yakın Filistinlinin yüzde 73’ü kadın ve çocuklar. Bu cinnet hâlinin savunulabilir veya mazur gösterilebilir hiçbir tarafı yoktur. İnsan hak ve hürriyetlerini dilinden düşürmeyen Batılı ülkelerin Filistin’de süregiden katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir. Gazze’de 12 bine yakın insan ölmüş, Gazze’nin neredeyse tamamı yıkılmış ama bu ülkeler, İsrail’e ateşkes çağrısı dahi yapmıyor, yapamıyor” diye ekledi.
“ZULÜM KARŞISINDA SUSANLAR DA EN AZ ZALİMLER KADAR AKAN KANA ORTAKTIR”
Charlie Hebdo saldırısında devlet ve hükûmet başkanları Paris’te yürüyüş yaparken, 12 bini aşkın insanın katledildiği Gazze için aynı isimlerin kılının kıpırdamadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sadece acizlik değil aynı zamanda korkaklıktır, vicdansızlıktır. Zulüm karşısında susanlar da en az zalimler kadar akan kana ortaktır. Amerika ve batılı ülkeler güya savunuculuğunu yaptıkları değerleri, İsrail yönetiminin ihtiraslarına kurban etmişlerdir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 121 ‘Evet’ oyuyla kabul edilen karar ise İsrail ve destekçilerinin ne kadar yalnız olduklarını göstermiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Dünyanın dört bir köşesinde, İsrail’in katliamlarına karşı yükselen sesleri insanlık açısından ümitvar bulduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail destekçisi yönetimlerin bu çığlığa kulak vermesini bekliyoruz. İslam dünyası bu sefer diğer krizlerden farklı olarak daha birlik ve beraberlik içinde bir duruş sergilemiştir. Bizim gibi çatışmaların durması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için gayret gösteren diğer ülkeleri de burada özellikle tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
“İNSANİ YARDIMLAR KESİNTİSİZ VE SÜREKLİ OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR”
Mısır ile iş birliği içinde Gazze’ye ulaştırılmak üzere 10 uçak dolusu insani yardım malzemesinin, El-Ariş Havalimanı’na sevk edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Dün toplam 666 ton insani yardım malzemesi taşıyan sivil gemimiz yola çıktı, inşallah bugün El-Ariş Limanı’na varmış olacak. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların tedavileriyle ilgili çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. 15 Kasım tarihinde eşimin himayesinde, devlet ve hükûmet başkanlarının eşlerinin katılımıyla İstanbul’da düzenlenecek toplantıya dair hazırlıklarımız devam ediyor. Gelinen aşamada birinci önceliğimiz, ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz şekilde ulaştırılmasıdır. Acil olan birkaç saatlik fasıla değil kalıcı ateşkestir. Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail saldırılarına 4 saat ara verme kararının alaycı ve zalimce olduğunu ifade ediyor. Biz de söz konusu karara aynı şekilde yaklaşıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca insani yardımlar kesintisiz ve sürekli olarak gerçekleştirilmelidir. Hastaneler başta olmak üzere acil ihtiyaç içindeki yerlere akaryakıt ulaştırılması hayati önemdedir. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü, yardım tırlarının ulaştırılmadığı Gazze’nin kuzeyini cehenneme benzetmektedir. Tüm teşkilat üyesi ülkeler, Mısırlı kardeşlerimize gereken desteği vererek, Refah Sınır Kapısı’nın sürekli açık tutulmasını sağlamalıdır. İsrail’in işlediği savaş ve insanlık suçlarının hesabının hukuk önünde sorulması için de gayret göstermeliyiz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından bunlar incelenmeli, sorumlular hakkında gerekli işlemler başlatılmalıdır. Aynı şekilde İsrailli bakanlar tarafından varlığı ikrar edilen nükleer silahlar meselesi araştırılmalı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetiminden kaçırılan nükleer bombalar varsa bunlar mutlaka ortaya çıkarılmalıdır.”
“GAZZE’NİN YENİDEN AYAĞA KALDIRILMASI İÇİN BİR FON KURULMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ”
Sadece bölgenin değil tüm insanlığın bekasını tehdit etme potansiyeline sahip böyle bir konunun geçiştirilmesine izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir diğer kritik mesele tazminat konusudur. İsrail’i her seferinde daha pervasızlaştıran faktör, katlettiği, topraklarını işgal ettiği, yaktığı, yıktığı, zulmettiği insanlara verdiği zararı tazmin etmemesidir. Batının şımarık çocuğu gibi davranan İsrail yönetimi, yol açtığı tahribatı tazmin etmek mecburiyetindedir. Bu gerçekleşene kadar İslam dünyası olarak Filistinli kardeşlerimizi elbette sahipsiz ve çaresiz bırakamayız. Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması için İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir fon kurulması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.
Türkiye olarak Gazze’nin inşa ve ihyasına her türlü desteği vermekten imtina etmeyeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu krizi, Filistin meselesine kalıcı çözümün vasatı hâline getirmemiz önem arz ediyor. Filistin meselesi görmezden gelindikçe bölgede normalleşme çabaları akim kalmaya mahkûmdur. Soruna kalıcı çözümün yolu ise temel sebepleri ortadan kaldırmaktan geçiyor. Bu da ancak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin kurulmasıyla mümkündür. Gündeme getirdiğimiz Uluslararası Barış Konferansı’nın bunun için en uygun zemini sağlayacağı kanaatindeyiz. Filistinli kardeşlerimizin güvenliğini garanti altına alacak yeni mekanizmalara ihtiyaç duyulduğu da görülüyor. Bu kapsamda tesis edilecek barışın korunması için garantörlük dâhil gerekli gayreti göstermeye hazırız.”
“KUDÜS’ÜN VE TÜM FİLİSTİN TOPRAKLARININ ESKİ GÜNLERİNE KAVUŞMASI HEPİMİZİN DİLEĞİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalıcı barış sadece Filistinlilerin değil İsrail halkı dâhil olmak üzere tüm bölgenin huzur ve esenliğini temin edecektir. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın da yer aldığı Harem-i Şerif’in kutsiyeti ve tarihî statükosunun ihlali karşısında da müteyakkız olmalıyız. İsrail’in yaşananları fırsat bilerek Harem-i Şerif’e yönelik emrivakiler yapması kuvvetle muhtemeldir. Türkiye dâhil bölgedeki birçok ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden ‘vadedilmiş topraklar’ hezeyanlarının dillendirilmesi bunun en açık ispatıdır. Hep söylediğim gibi Kudüs, bizim kırmızı çizgimizdir. Barış şehri olarak bilinen Kudüs’ün ve tüm Filistin topraklarının eski günlerine kavuşması hepimizin dileğidir. Filistinli kardeşlerimizin de aralarındaki ayrılıkları geride bırakıp, birlik ve beraberlik içinde haklarını savunmalarını temenni ediyoruz.”