İsrail İkinci Bir Savaş Başlatmaya Hazır mı?
İkinci bir cephenin açılması Batı Kudüs için felaketle sonuçlanabilir. O halde politikacılar neden bunu tartışıyor?
Yazar: Uluslararası gazeteci, siyasi yorumcu, Orta Doğu ve Afrika uzmanı Abbas Juma
İsrail-Lübnan sınırındaki gerginliğin tam ölçekli bir çatışmaya dönüşme tehlikesi ciddi boyutlara ulaşmış görünüyor. Daha önce herkes bir Hizbullah saldırısı beklerken ve İsrail’in kuzeyde ikinci bir cephe açmaktan kaçındığı düşünülürken, şimdi İsrail güney Lübnan’da bir savaş başlatmaya hazır olduğunu ilan ediyor.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’a göre, Lübnanlı Şii Hizbullah savaşçıları Litani Nehri’nin ötesine çekilmezse, IDF onlara karşı askeri harekata girişmekte tereddüt etmeyecek. Times daha önce İsrail’in Güney Lübnan’ı işgal etme planı olduğunu bildirmişti. Amaç Hizbullah’ı İsrail sınırından yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki nehre kadar geri püskürtmek.
Bir yandan da İsrail propagandası Hizbullah’ı blöf yapan, karşılık verebilecek ama kapsamlı bir savaşa hazır olmayan bir örgüt olarak göstermeye çalışıyor. Grubun lideri Seyyid Hasan Nasrallah’ın kısa süre önce yaptığı bir konuşma, bazıları tarafından Filistin’den ellerini çektikleri şeklinde yorumlandı. İran’ın BM’deki temsilcisi de bu tezi doğrularcasına bir açıklama yaparak İran ordusunun İsrail güçleri önce saldırmadıkça onlarla doğrudan silahlı çatışmaya girmeyeceğini söyledi.
Öte yandan İsrail yönetiminin Hizbullah faktörünü ciddiye almadığı söylenemez. Düşmanın kapasitesinin farkında olan İsrailliler, Lübnan sınırına yakın neredeyse tüm yerleşim birimlerini boşalttı. Bu arada ana müttefikleri ABD, çatışmanın tırmanmasını önlemek için İran’a baskı yapmaya devam ediyor. Tahran üzerindeki baskı, İslam Cumhuriyeti için ekonomik ve siyasi açıdan son derece önemli olan Çin tarafından da uygulanıyor.
Son olarak, Hamas’a karşı mücadele henüz tamamlanmamış ya da sonuç vermemişken İsrail’in Hizbullah’a karşı bir kara harekatına hazır olduğu yönündeki son açıklamalar İsrail’de aşırı derecede bir endişe olduğunu gösteriyor. Belki de bu sadece tepkileri izlemek ve İran üzerinde baskı kurmak için yapılan bir bilgi toplama çalışmasıdır. Ancak böyle bir plan varsa ve İsrail bunu uygulamaya hazırlanıyorsa, durum ciddi bir şekilde kontrolden çıkabilir. Hizbullah’tan çok daha küçük ve daha az silahlı olan Hamas’la bile baş edemeyen İsrail ordusunun iki cephede birden nasıl savaşabileceğini anlamak zor.
Hizbullah sözcüsü Hajj Mohammad Afif ile yaptığım son görüşmede İsrail ile savaş konusunu gündeme getirdim ve bana Hizbullah’ın güçlerinin %5’ini bile devreye sokmadığını söyledi. Ve her türlü senaryoya hazır olduklarını söyledi.
İlginçtir ki, İsrail’in Lübnan’ı işgal etme planlarına ilişkin haberlerin yanı sıra, Amerika’nın Kızıldeniz’de deniz taşımacılığını felç eden Yemenli Husilere karşı bir savaş başlatmaya hazır olduğuna dair bilgiler de vardı.
Eski ABD istihbarat subayı Scott Ritter 18 Aralık’ta Washington’un Yemen’e savaş ilan etmeye hazırlandığını söyledi. Aynı gün Pentagon’un internet sitesinde ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in “Yemenli Husilerin pervasız saldırıları” karşısında Kızıldeniz’de güvenli seyrüseferi sağlamak üzere Birleşik Deniz Kuvvetleri himayesinde Refah Muhafızı Operasyonu’nun başlatıldığına dair bir açıklaması yayınlandı.
Austin aynı zamanda İsrail’e uçtu ve Başbakan Benjamin Netanyahu’ya askeri stratejisini değiştirmesi için baskı yapmaya başladı. Aksi takdirde İsrail “stratejik bir yenilgiyle” karşı karşıya kalacaktır. Bu, Washington’un İsrail’e Filistin’de olup bitenlerden bıktığı sinyalini verdiği ilk olay değil. Gerçekten de Gazze’de sivillerin bombalanması İsrail’in, ABD’nin ve AB’nin imajına ciddi zarar veriyor. Batı’nın öldürülen binlerce Filistinli çocuğa karşı kolektif tepkisizliği Avrupa ve Amerika’yı ahlaki açıdan iflas ettirmekte, Batı’nın çifte standartlarını ifşa etmekte ve Ukrayna’da Rusya’yı şeytanlaştırma çabalarını baltalamaktadır.
ABD’nin IDF’nin Gazze’deki operasyonunu geciktirmek istemediğini varsaymak yanlış olmaz. Ve Washington kesinlikle savaşın Filistin’in ötesine yayılmasını istemiyor.
Bu köşe yazısında yer alan ifadeler, görüşler ve fikirler yalnızca yazara aittir ve lifehaber’in görüşlerini temsil etmeyebilir.