Ak Parti ve Ekonomik Fesat-1
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Erbakan Hoca’mızın 19.07.2007 tarihinde İstanbul’da verdiği “İşbirlikçiler ve AKP’nin Ekonomik Yıkımı” başlıklı konferansını bu yazı dizisinde özetlemeye çalışacağım. Erbakan Hoca’mız konferansa dört dua ile başlıyor:
“1. Bu konferansımızın, aziz milletimizin ve bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
2. Böyle tarihi bir dönüm noktasında bizleri dinleyen bütün kardeşlerimizin, bu milletin inanan insanlarının hepsinin üzerlerine düşen görevlerini yüz akıyla yapmalarını ve bu günlerde yapılacak seçim çalışmalarının hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
3. 22 Temmuz’un Saadet Partisi’nin, Millî Görüş’ün en büyük zaferiyle sonuçlanmasını, böylece milletimizin, vatanımızın bütünlüğünün korunmasını, Saadet dünyasına ulaşmamızı, Yeni Bir Dünyanın kurulmasına 22 Temmuz’un bir başlangıç günü olmasını, bir bayram günü olmasını niyaz ediyorum.
4. Ve yine Cenab-ı Hakk’a niyaz ediyorum ki, bizleri dinleyen kardeşlerimize ve 75 milyon vatan evladının hepsine Cenab-ı Allah, Hakk’ı Hakk olarak bilmek, batılı batıl olarak bilmek, Hakk’ı tutmak ve batılı kaçırmak, batılı önlemek nasip buyursun inşaallah.”
Bu konferans, 22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce ESAM’ın tertip ettiği konferanslardan birisidir, tarih ve rakamlar o döneme aittir.
SEÇİM
Erbakan Hoca’mıza göre seçimler: “Bizi daha iyi mi, daha kötü mü idare edecek bir yönetimi seçmek değildir. Var mı olacağız, yok mu olacağız, buna karar vermek” seçimidir. Erbakan Hoca’mız devam ediyor: “Bu seçimlerin önemi nereden ileri geliyor? Neden var mı olacağız, yok mu olacağız? Neden bu seçimler Çanakkale savaşlarından daha önemlidir? Bunu birkaç cümle ile açıklamak istiyorum ki bu konferanslarımızı neden tertiplediğimiz iyice anlaşılsın. Çünkü bildiğiniz gibi Cenab-ı Allah bu kâinatı hak ve batılın mücadelesi üzerine yaratmıştır. Niçin böyle yaratmış? Çünkü Kemal sıfatıyla muttasıftır, Mükemmeldir. Bizim düşündüğümüzden çok daha mükemmel bir kâinat yaratmıştır. Cenab-ı Allah bizim iyilik yapmamızı istemiyor mu? İstiyor. Her şeye Kadir değil mi? Niçin bizim kötülük yapmamıza müsaade ediyor? Niçin biz hep en iyi yapan insanlar olarak karar kılmamışız? Çünkü hep iyi, en iyi yapan birer robot olarak yaratılsaydık sevap kazanmamıza vesile olmazdı. Bizim düşündüğümüzden çok mükemmel bir kâinat yarattığı için bize doğruyla yanlışı, iyiyle kötüyü, güzelle çirkini, zulümle adaleti ayırma kabiliyeti vermiş. Bizi eşref-i mahlûkat olarak yaratmış. Böylece biz diğer canlılardan üstün olarak yaratılmışız. Ayrıca sizi meleklerden de üstün olarak yaratmış, neyle; irade-i cüz’iye ile. Ey kulum, ben sana doğru ile yanlışı ayırma kabiliyetini veriyorum. Doğru ile yanlışı ayırdıktan sonra seni serbest bırakıyorum. İstersen doğruya hizmet edersin, bütün insanların saadeti için, istersen insanlara zulüm için yanlışa hizmet edersin. Kendi iradenle doğruya hizmet edecek olursan, o takdirde sevap kazanma vesilesi olur. Şeref ve izzetinle sevap kazınırsın. Sana bu şerefi bahşetmek için sana iradeyi cüziye vermişim, böylece seni meleklerden üstün yaratmışım. Bütün dünya ülkelerinde mareşallik rütbesi, meydan muharebesi kazanan kişilere veriliyor. Yani savaşacaksınız, kazanacaksınız, öyle mareşallik rütbesini kazanacaksınız. Kul olarak biz de sevap kazanabilmek için, mutlaka Hak ve Batıl mücadelesi ile karşı karşıya olacağız, Hakk’ı tutacağız, Batılı men edeceğiz, böylece şerefimizle sevap kazanıp Allah’ın rızasına ulaşmak suretiyle, inşallah büyük bir mükâfata nail olacağız. İşte bu nedenden dolayı, Adem’den (A.S.) bu yana Hak ve Batıl mücadelesi var olmuş, kıyamete kadar da var olacaktır. Hak, Âdem‘den (A.S.) beri atalarımızın tuttuğu yoldur, buna Millî Görüş denir. Batıla gelince, hadisi şerifte, ‘küfür tek bir millettir’ buyrulmuştur. Bunun manası, küfür bir merkezden yönetiliyor demektir. Siz bunların başka başka soylardan geldiklerine, haritada başka başka renklere boyandıklarına bakmayın. Bunlar bir merkezden yönetilir. Bunları yönetenler, ırkçı emperyalizmdir.“
MESELE
Doğru teşhis koymadan doğru tedavi olmaz. Biz öyle bir milletin evlatlarıyız ki, Asr-ı Saadet‘te dünyaya güneş gelmiş, hâkim olmuşuz. Hulefa-i Raşidin döneminde hâkim olmuşuz. Emeviler döneminde, Abbasiler döneminde, Selçuklular döneminde, Osmanlılar döneminde 11 asır boyunca bütün insanlığın saadeti için dünyada adil bir düzen kurmuş bir milletin evlatlarıyız. Ama takdiri ilahidir ki son üç asırdan beri maddi güç ırkçı emperyalizmin eline geçmiş, dünya saadet dünyası olmak yerine, bir fesad dünyası haline dönmüştür. O milletin evlatları olarak şimdi bize düşen vazife, yeniden saadet dünyasını kurmaktır. Millî Görüşçüler, bütün çalışma ve gayretlerini bu maksat için yaparlar. Millî Görüşçüler; bu çalışmaları engellemek isteyen ırkçı emperyalizme karşı, şuurlu olmaya, aldatmalarına karşı uyanık olmaya, oyunlarına gelmemeye mecburdur. Irkçı emperyalizmin bizi kendisine köle yapmak için nasıl aldattığını bilmek gerekir ki, bu tuzaklara düşmeyelim, ecdadımızın yolunda yürüyelim, yeniden yeryüzünde bir saadet dünyasını kuralım. Irkçı emperyalizmi tanımadan, hak batıl mücadelesinde başarılı olunamaz. Kur’an; Beni İsrail’i bize boşuna tanıtmıyor.
FESAT SİLAHI
Irkçı emperyalizmin en etkin silahı fesattır. Dört koldan dünyayı ifsat ediyorlar. 1. Fikir kirlenmesi yoluyla. Bunu çağdaşlık, modernlik, demokrasi, hürriyet, eşitlik gibi mefhumlarla yapıyorlar. 2. Terör, savaş, fitne, kutuplaştırma ve kargaşa çıkarmak yoluyla. Dünyada bütün terör örgütleri, Siyonizm adına vekâlet savaşı yürüten gruplardır. 3. İktisadi ve Ekonomik Düzenler yoluyla. Komünizm ve kapitalizm Siyonizm’in kurduğu sömürü düzenleridir. IMF, DB, DTÖ gibi kuruluşlar da Siyonizm’in kuruluşlarıdır. 4. İşbirlikçi Medya, Sermaye ve Siyaset. Türkiye’de, Millî Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi dışındaki -AKP dâhil- bütün partiler, ırkçı emperyalizmin iş birlikçileridirler. Selam hidayete tabi olanlara…