Dolar 34,8660
Euro 36,6016
Altın 3.044,19
BİST 10.058,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 12°C
Yağmurlu
Samsun
12°C
Yağmurlu
Per 11°C
Cum 8°C
Cts 13°C
Paz 11°C

Gazze’deki Ateşkes Hamas’ın Yenilemeyeceğinin Bir İşareti

Gazze’deki Ateşkes Hamas’ın Yenilemeyeceğinin Bir İşareti
25 Kasım 2023 21:58

İsrail Filistinli militanlara karşı anlamlı bir zafer elde edemedi…

Hamas ile ateşkesi defalarca reddeden ve bu fikri “saçma” olarak nitelendiren İsrail, Gazze’de dört günlük çatışmaların durdurulmasını ve esir takasını kabul etti. İsrailli ve Batılı liderlerin Hamas’ın yok edilmesine yol açması gerektiğini söyledikleri altı haftalık ölüm ve yıkım, Filistin hareketinin Arap dünyası ve ötesindeki imajını güçlendirdi.

Bu Cuma günü uygulamaya konulan dört günlük ateşkes Gazze Şeridi’ndeki savaştan en çok etkilenenlere rahat bir nefes aldırırken, İsrail hükümeti için pek çok açıdan felaket anlamına geldi. Hem Hamas hem de İsrail tarafından esir tutulan kadın ve çocuklar ailelerine kavuşurken, savaşın daha da şiddetlenmesi tehlikesi beliriyor. Serbest bırakılanların yakınları şimdi kutlama yapıyor olsa da, bundan sonra atılacak adımlar, şu anda duraklatılmış olan 46 günlük savaşın nihai sonuçlarını belirlemede çok önemli olacak. Şu anda, “Hamas gitmeli” fikrinin boş bir hayalden öteye gitmediği görülüyor.

27 Ekim’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Gazze Şeridi’ndeki çatışmaların durdurulması için ateşkes çağrısında bulunan bir kararı yoğun alkışlar eşliğinde kabul etti. Bağlayıcılığı olmayan karar tasarısı 120 lehte oyla kabul edilmesine rağmen İsrail ve ABD tarafından reddedildi. Arap ülkeleri tarafından sunulan ateşkes çağrısı, İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan tarafından “Nazi teröristlerinin savunulması” olarak nitelendirildi. Bu gelişme, Hamas’ın insani nedenlerle dört İsrailli sivil rehineyi koşulsuz olarak serbest bırakmasının ardından geldi.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve acil savaş hükümetindeki diğerleri, Gazze’deki Hamas ve müttefiki Filistinli silahlı grupları ezme hedeflerini defalarca dile getirdiler ve onlarla müzakere etmeyi reddettiler. Kuşatma altındaki Filistin bölgesinde sivillerin yoğun olarak yaşadığı alanlara yönelik altı haftadır devam eden ve kara savaşına da dönüşen hava bombardımanı bazı tahminlere göre 20,000’den fazla can aldı ancak Hamas’ı ortadan kaldırmayı başaramadı. Aslında İsrail güçleri Filistinli silahlı gruplara karşı kayda değer tek bir askeri başarı gösteremedi. Hamas son iki haftalık çatışmalarda 355 İsrail askeri aracını vurduğunu iddia ederken ve düzinelerce saldırının video kanıtlarını yayınlarken, İsrail güçleri Hamas’ın üst düzey liderlerine suikast düzenleyemedi, rehineleri zorla serbest bırakamadı, büyük tünel ağlarını ortaya çıkaramadı ve hatta savaş alanında önemli sayıda Hamas savaşçısını öldürdüklerine dair kanıt yayınlayamadı.

Calcalist finans gazetesine göre, Gazze savaşının ilk başlarda yaklaşık 50 milyar dolara, yani İsrail’in GSMH’sinin %10’una mal olacağı tahmin ediliyordu. Buna ek olarak İsrail ordusunun, Lübnanlı grup Hizbullah tarafından gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle kuzey sınırı boyunca istihbarat ve izleme ekipmanlarında kayıplar yaşadığı bildirildi. Yemen Ensarullah’ı da Kızıldeniz’de İsrailli bir işadamına ait bir gemiyi ele geçirdi ve bu durum güneydeki liman kenti Eilat üzerinden yapılan ticareti ciddi şekilde etkiledi. İsrail’in turizm sektörü ya da yüksek teknoloji endüstrisine yapılan yatırımlar gibi konular üzerindeki kaçınılmaz uzun vadeli etkileri hesaba katmıyoruz.

Bunun da ötesinde, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına son vermesi için Washington’a baskı yapmak amacıyla Suriye ve Irak’taki ABD güçleri üzerinde büyük bir baskı kurulduğunu ve askeri tesislerine her gün saldırılar düzenlendiğini gördük. Arap Dünyası genelinde halk da, özellikle İsrail ordusuna destek veren McDonalds gibi şirketler başta olmak üzere, Batılı ürünleri daha önce görülmemiş bir ölçekte boykot ediyor. Batı’nın siyasi ve ekonomik elitlerinin yanı sıra müesses nizam medyasının bariz çifte standartları da ciddi bir şekilde eleştirilmekte, BBC gibi kuruluşlar Filistin-İsrail konusunda taraflı habercilik yaptıkları için tepki çekmektedir.

Tüm dünyanın gazabına uğrayıp ezilmek yerine Hamas sadece ayakta kalmakla kalmadı, aynı zamanda daha da popüler hale geldi. ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimi, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki hastaneleri işgal ve bombalamasına mazeretler sunarak Hamas’ın yakın zamanda saldırıya uğrayan El Şifa Hastanesi gibi yerlerde önemli bir varlık gösterdiğini iddia ederken, dünya İsrail’in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği vahşete karşı öfkeyle ayağa kalktı. BM yardım şefi Martin Griffiths, Gazze’deki insani felaketi “şimdiye kadarki en kötü felaket” olarak nitelendirdi ve bunun ABD’nin İsrail’in Gazze’deki davranışları için “kırmızı çizgiler” çizmemesinin doğrudan bir sonucu olarak görüldüğünü söyledi.

Bu arada Hamas, gerilla savaşı ve siyasi açıdan zafer üstüne zafer kazanırken, askeri yetenekleri de şimdiye kadar azalmamış görünüyor. İsrail’e 7 Ekim’de saldırı başlatan Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları, dünyanın dikkatini yeniden Filistin meselesine çekmeyi başardı, İsrail’in gözaltında tuttuğu siyasi tutukluları serbest bıraktı ve dünyanın en güçlü askeri güçlerinden birine darbe üstüne darbe indirdi.

Barack Obama döneminde ortaya atılan başarısız bir girişim olan Kerry Barış Planı’ndan bu yana ABD hükümeti, yaşayabilir bir Filistin devletinin kurulması için gerçek anlamda hiçbir çaba sarf etmedi. Aslında 7 Ekim’e kadar kimse bir Filistin devletinden bahsetmiyordu, bunun yerine Suudi-İsrail normalleşmesi konusuna odaklanılıyordu. İsrail ve ABD hükümetlerinin ortak inancı, Hamas’ın Katar’ın periyodik yardımlarıyla kontrol altına alınabileceği, Filistin Yönetimi’nin ise sadece son iki yılda Batı Şeria’da kurulan bir dizi milisle başa çıkmak için güçlendirileceği yönündeydi. Bugün tüm dünya bir Filistin devletinin kurulmasından bahsediyor. Ayrıca Gazze Şeridi’nde Filistin Yönetimi’nin iktidara getirilmesi düşüncesi var ki bu da esasen Batı’nın Gazze Şeridi’ne uyguladığı 17 yıllık ekonomik ablukanın kaldırılması anlamına gelecektir. Benjamin Netanyahu hükümeti çöküşe doğru sürüklenirken Kudüs’teki Mescid-i Aksa’da statükonun korunması konusu da ciddi bir şekilde bölge gündeminde yer alıyor.

İsrail ve Batılı destekçileri barışçıl bir çözüm bulmak yerine çatışmayı daha da tırmandırmayı tercih ederlerse, savaş daha geniş bir bölgesel çatışmaya dönüşme tehdidiyle karşı karşıya kalacak ve bu da ilgili tüm ülkelerin istikrarını tehdit edecektir. Bir ateşkes anlaşması arayışı, çatışmada Hamas’ın kalacağı yeni bir dönemi başlatabilir. Barış tüm bölgenin çıkarınadır, İsrail ordusunun neler sunabileceğini gördük ve bu Filistinli silahlı grupların yenilgisiyle sonuçlanmadı, sadece Gazze’deki sivillere karşı bir darbe vurdu. Bu Batılı hükümetler için yutulması zor bir hap olacaktır ancak sivil yaşamın korunması ve tüm tutukluların serbest bırakılması için tek çözüm daha fazla şiddet değil barışçıl bir çözüm olacaktır.

Bu köşe yazısında yer alan ifadeler, görüşler ve fikirler yalnızca yazara aittir ve Life Haber’in görüşlerini temsil etmeyebilir. Yazar : Robert Inlakesh

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.