
Yeni ile eskiyi veya eski ile yeniyi mukayese etmek biraz abesle iştigal bana göre… Dönem farklılıkları var mesela… Eskiden alım gücü yoktu, olsa da çok az idi zaten. Bu kadar alternatif de yoktu.
Birileri kalkmış yaz sebze meyvesi kış ayında neden pahalı diye veryansın ediyor. Bu kadar binalar evler mağaza Avm’ler arabalar mal mülk yat kat ne diye… Kimse evinin, dükkânının, arazisi kirasının ve arabasının beş katı fiyatından bahsetmiyor.
Biz çocukluğumuzda köy mahalle bakkalından başka ne gördük, ya da alternatif ne alabildik. Gazoz gofret en büyük hevesimiz idi, peki şimdi bir dünya marka marketler zinciri, restoran, kafe ile etraf dolu… Ve içleri tıka basa insanlarla dolu…
Bırakın artık bu ikinci el kafasını… Biraz gerçekleri görseniz, siyasi kirlilik bir yana, insanın kirlendiği şu zaman çağında inançtan uzaklaştığınızın farkına varsanız bir an önce…
Bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketler, gün geçtikçe artmaya devam ediyor.
Nasıl mı?
Paraya, lükse, ihtişama, gezmeye, özentiye doyamayan insan topluluğunun gitgide çoğalması tam olarak da bunu gösteriyor.
İş bulamamaktan çok iş beğenmemezlik
Kendini her işin ehli görmek
Okumadan, anlamadan fikir beyan etmek
Kendi emeğiyle değil başkalarının sırtından geçinmek
Bedavadan köşe kapmak
Çalışmadan hazıra konmak
Kolay yoldan para kazanmak
Gezmek, tozmak, içmek zıbarmak
Her gün eğlencenin dibine vurmak
Vay anam vay…
Medya ile mutlu edilen hazırcı bir toplum yaratma çabası “Yeni Dünya Düzeni” denilen dümenin ta kendisi…
Mutluluklar dilerim.
Saygım ile…