Dolar 34,4872
Euro 36,4992
Altın 2.946,36
BİST 9.031,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun 17°C
Az Bulutlu
Samsun
17°C
Az Bulutlu
Cum 26°C
Cts 8°C
Paz 7°C
Pts 8°C

Deprem ve Kader

15 Şubat 2023 08:39

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Yüce Allah’ın, ilim ve irade sıfatlarıyla ilgili bir kavram olarak kader; evreni, evrendeki tüm varlık ve olayları belli bir nizam ve ölçüye göre düzenleyen ilahi kanunu ifade eder. Kâinatta Allah’ın ilminden ve iradesinde bağımsız bir şey olmaz. Son yaşanan deprem olayında da en fazla atıf yapılan şey, kader konusu olmuştur. Olay, “Deprem bir doğa olayı mıdır, yoksa Allah’ın takdir ve dilemesiyle gerçekleşen bir musibet midir?” üzerinden tartışılıyor. Bilinmelidir ki, bu kâinat bir eserdir, bu eseri yapan müessir ise Allah’tır. Hakikati arayanlar bilmelidir ki gerçek; Sünnetüllah’tır. İlim ise Sünnetullah’ın işleyiş kaidelerini bilmektir. İlmin dayanağı, Kur’an ve Kâinat kitaplarıdır. Bu iki kitabı okumak için akıl gereklidir. Akıl, bu iki kitabın emrinde olursa sebebi saadettir, arzuların, çıkar ve menfaatin emrinde olursa sebebi felakettir. Depremler, Allah’ın kâinat kitabının ayetlerindendir. Deprem ayeti; insanı uyarır, Allah’ın kuvvet ve kudretini hatırlatır. İnsan, her ayetle sınandığı gibi deprem ayeti ile de sınanmaktadır. Bu sınanma Allah’ın külli iradesi ile takdir ettiği bir imtihan düzeni içerisinde cereyan etmektedir. Bu imtihan düzeni, kader olarak tanımlanıyor. Ve bu düzenin tek hâkimi ve tasarruf hakkını elinde bulunduranı sadece Allah’tır. Enam 59: “Yaratılmışların algı ve idrak sınırlarının ötesinde gayb âleminin anahtarları, bilgisi Allah’ın elindedir. O’ndan başka hiç kimse gayb’ı bilemez. Karada ve denizde ne varsa O bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi, tohumu dahi bilir. Yaş ve kuru, canlı ve ölü ne varsa, kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında, bilgi işlem merkezinde yazılıdır.” Bu böyle olmasaydı, depremin ne zaman olacağını, bir kimsenin ne zaman nerede öleceğini insanlar, bilimsel araştırmalarla bilebilirdi. Bu bilinemediğine göre, Allah’ın deprem gibi tabiat olayları üzerindeki hâkimiyetini kabullenip teslim olmak gerekir. Bu işin içinden başka türlü çıkılmaz.

ÇIKIŞ YOLU

Allah’ın kulları olarak insanlar, deprem gibi tabii afetler ile imtihan olduğuna göre, bu imtihanda kulun takınacağı tavır, yerine getirmesi gereken görevler üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Asıl müzakere edilmesi gereken mesele bu olmalıdır. Bu bela ve musibetlerle imtihan olan insan, üzerine düşen görevleri yapmaz ise bu imtihanı kaybeder. Deprem gibi tabii afetleri ve bu konuda insan davranışlarını Kur’an’la okuyup değerlendirmek tek isabetli yoldur. Deprem ve benzeri afetler ile tabi tutulduğu imtihanı bir insan nasıl kaybeder? Bu sorunun cevabını Kur’an bize şöyle veriyor. Şûra 30: “Başınıza gelen musibetler, felaketler kendi ellerinizle işlediğiniz ameller, yüklendiğiniz günahlar yüzündendir. Allah; müstahak olduğunuz, başınıza gelecek felâketlerin çoğunu da bertaraf ediyor.” Bunun manası; siz evinizi, bataklığa, tarım arazisi ovaya, dere yataklarına yaparsanız, malzemeden çalarak hileli evler, yatay mimari yerine dikey mimariyi esas alıp, kıyamet alameti çok katlı binalar inşa ederseniz, bu bela ve musibetin altında kalışınız demektir. Bu depremden alınacak en kıymetli ders, bu olsa gerekir. Bir de depremlerin yıkımını tetikleyen manevi fay hatları vardır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: 1- Tevhit inancı yerine materyalizmi, Batı’nın şirk ve inkârcılığını ikame etmek. 2- Kur’an ahlakı yerine Batı ahlakını tercih etmek. 3- Önce ahlak ve maneviyat yerine materyalist muhtevalı bir eğitimi benimsemek. 4- Aileyi, kadını ve çocuğu İslam ile koruma yerine, AB’nin ifsat edici sözleşmeleriyle korumaya kalkışmak. 5- İslam’ın telkin ve teklif ettiği adil düzen yerine, faizci kapitalist zulüm düzenini yürütmek. 6- Doğru hak anlayışına dayalı adalet düzeni yerine, yanlış hak anlayışını benimseyen Batı’nın zulüm düzenini yargıya egemen kılmak. 7- Büyük günahları, büyük sevaplara tercih etmek, mazlumların hakkını korumak yerine, zalim Batı’yla iş birliği içinde olmak. Bütün bunlar yapıldığı için manevi fay hatlarımız kırılıyor, o da yeryüzünün kırılgan fay hatlarını tetikleyerek, içinde huzur bulduğumuzu zannettiğimiz yaşam alanlarımızı başımıza yıkıveriyor. Şu Kur’an ayetlerini bu çerçevede okumaya çalışalım. Araf 96-99: “Eğer, kasabaların halkı iman etmiş ve sakınmış olsalardı onlara göklerin ve yerin bereketlerini açardık. Ancak onlar yalanladılar, biz de onları kazandıklarına karşılık yakalayıverdik. Acaba o ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler? Yoksa o ülkelerin halkı, ileri gelenleri, idarecileri kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular? Allah’ın hazırladığı plandan, azabından kurtulacaklarına emin mi oldular? Yalnızca hüsrana uğrayan kavimler Allah’ın hazırladığı plandan, azabından emin olurlar.” Kur’an bizi uyarmaya devam ediyor. Kur’an’a kulak vererek, kendimizi ıslah edip, bizi her türlü bela ve musibetlerden koruyacak sosyal yapıyı birlikte inşa etmek görevimizi hatırımızdan çıkarmamalıyız. Bunu sadece Kur’an’la yapabiliriz.

BU MİLLET

Yaşanan depremle birden gündem değişiverdi. Bu deprem bize kardeşler olduğumuzu yeniden hatırlattı, gerçek gündemin ne olduğunu bir kez daha öğretti. Meğer biz insanlıkta kardeşmişiz. Bütün dünya, mağdur kardeşlerinin imdadına koştu. Sağcısı, solcusu, Hristiyan’ı, Yahudi’si, Arab’ı, Acem’i olarak Âdem’in bütün evlatları, barış ve kardeşliğin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu bütün zalimlere inat göstermiş oldu. Bu temiz fıtrat, Allah’ın insanın benliğine yerleştirdiği ayetlerinden birisidir. Biz millet olarak İslam ümmetinin evlatlarıyız. Bizi İslam ümmetinin dışında, başka bir şeyle tanımlamak isteyenlerin aksine, biz bunu bütün dünyaya bir kez daha ispat etmiş olduk. Ölenlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar dileriz. Selam hidayete tabi olanlara…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
27 Mart 2024 06:14
25 Ekim 2023 10:01
2 Ağustos 2023 09:09
29 Temmuz 2023 15:10
22 Temmuz 2023 12:40
19 Temmuz 2023 08:12
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.