Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Önceki iki yazıda Irkçı Emperyalizmin hedeflerini ve Türkiye üzerindeki emellerini ifade ettik. Erbakan Hocamızın milletimize anlatmaya çalıştığı gerçekleri onun dilinden aktardık. AK Parti ve Sayın Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarı döneminde yaşanılan ekonomik yıkım, manevi tahribat ve dış politika faciasını hatırlattık. AK Parti ve Sayın Erdoğan, Millî Görüş gömleğini çıkardık dedikten sonra tercih ettiği yol, ABD ve İsrail stratejik ortaklığı, Avrupa Birliği, faizci kapitalizm yoludur. Bu yol; Batı taklitçiliği ve işbirlikçilik yoludur. Bu yol; ıslah yolu değil, ifsat ve yıkım yoludur. Türkiye, 20 yıllık AK Parti iktidarı döneminde tercih edilen yanlış politikalar yüzünden, üretim altyapısı çökertilmiş, tam bir tüketim ve israf ülkesi haline gelmiştir. Ülke kaynakları, yatırıma ve milletimizin refahına değil, faize ve rantiye sınıfına aktarılmıştır. Şimdi meydana gelen açığın faturası millete kesilerek vergiler artırılmıştır. Milletimiz, faiz ve haksız vergiler ile Irkçı Emperyalizmin düdüklü tenceresinde kaynatılmasında, yeni bir aşamaya geçilmiştir. Bir millet; Büyük İsrail için yok ediliyor. Erbakan Hocamızı dinleyelim: “Öncelikle muhterem kardeşlerim, beni iyi dinleyin. Ve ey AKP’nin yöneticileri, asıl siz dinleyin. Ne yaptığınızın farkında değilsiniz. Gelmişsiniz, ekonominin bütün yönetimini IMF’nin eline vermişsiniz. IMF’nin de ne yaptığından haberiniz yok. Ben size anlatıyorum. Önce IMF, ekonomiyi bütünüyle eline alıyor. Devlet içinde devlet kuruyor. Seni saf dışı bırakıyor. Sen sadece at yarışı spikerisin. Hiçbir şeye karışamazsın. Her şeye o kumanda ediyor. Refah Partisi’nden sonraki dönemde bunun altyapısını, sistemini kurdu, sonra da AKP’yi getirdi. AKP kim, biliyor musun? Muslukçu başı… Tesisat kurulmuş, AKP’ye emrediyor; “aç musluğu” diyor, AKP musluğu açıyor ve neyimiz varsa hepsi yabancılara akıyor. Neyin nasıl gittiğinin farkında değiller. IMF geldiği zaman milli iradeden devletin yönetimini aldı, çıkardı. Nasıl çıkardı? Önce birtakım üst kurullar kurdu. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu… Kurul, kurul, kurul… Bunların hiçbiri devlete bağlı değil, bağımsız. Kime yutturuyorsun be? Hükümetten bağımsız, IMF’den bağımsız değil ki… Sen kendine başka bir devlet kuruyorsun. Merkez Bakası bağımsızmış, hadi oradan. Hükümet buna karışamaz, neden? Çünkü IMF, bunun elinden iradeyi almış. Şekeri, tütünü, pancarı IMF tayin ediyor. Sen sadece tütün şöyle oldu, pancar böyle oldu diyerek, at yarışı spikerliği yapıyorsun. IMF sana musluğu aç dedikçe sen ne varsa aktarıyorsun. Merkez Bankası özerktir diyor. Şu kadar faiz dışı fazla vereceksin diyor. Kamu hizmetleri tahrip edildi. Eskiden kamunun yaptığı bazı hizmetleri özel sektör yapamazdı, bunları kaldırdı. Sembolik yardım aldatmacası yapıyor. Kömür dağıtıyor, bilmem ne dağıtıyor. 200 milyar dolarlık soygunu 3 tane torba ile örtbas edecek sözde. IMF’nin yaptığı iş bu… Milleti bankalara, bankaları da dışarıya borçlandırıyor. Yüksek reel faiz düşük döviz kuruyla sözde enflasyonu düşüreceğim diye Türkiye’yi soyuyor. Denetimi ortadan kaldırıyor. Ve tamamen kendine göre yepyeni bir Türkiye kurmuş oluyor.” Seçimlerden sonra, ekonomi yönetiminin başına Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan’ın getirilmiş olması, sizce iyi okunması gereken bir durum değil midir?
NE OLDU?
Tarım ve diğer alanlarda istihdam imkânları daraltıldı, kimse çalışmak istemiyor. İstenilen oluyor. Herkes işsiz kalacak. Çalışanların ücretleri artırılmayacak. Herkes aç kalacak. Neden? Haym Nahum doktrini böyle istiyor da o yüzden. Yatırım yapılmayacak. KDV yüzde 20 olacak. Böylelikle sanayi firmaları çalışamayacak. Üretim gerçekleştirilen tüm sahalarda vergi alınacak. Enerji ve hammadde pahalı olacak. Sanayi kuruluşları çalışmasın diye. Tarıma destek verilmeyecek, tarım üretimi kısıtlanacak. Hepsini yaşadık ve yaşıyoruz. Çiftçi ekiyor ve zarar ediyor. Böylelikle tarım yapılmasının önüne geçiliyor. Faizlerin vaktinde ödenmesi için harcamalar azami kısılıyor. İstihdam üretim ve ihracat temellerine dayanan reel ekonomi, yok edilerek rant ekonomisi yürütülüyor. Rant ekonomisi ile millet fakirleşiyor, sadece rantiyeci zenginleşiyor. AKP, milleti bankalar ve Yahudi sermayesine teslim etti. Bunlar da milleti faizle ve haksız ağır vergilerle soyuyor. Her taraftan millet soyuluyor. Erbakan Hocamız boşuna: “Bizim havuz sistemimiz var ya, AKP’nin de var. Bizden geri kalır mı? Bana bak mübarek, bizim havuzumuz fakir fukaranın havuzuydu. Senin havuzun ırkçı emperyalizmin havuzu…” demiyor.
DÜZEN DEĞİŞMEDEN…
Bu köle düzeni, adil emek düzeni ile değiştirilmeden hiçbir şey değişmeyecek. Adil Düzen’in kurulmasıyla, milletimiz zengin olacak. Millî Görüş gelecek, Saadet kadrolarının iktidarında milletimiz kölelikten kurtulacak ve yeniden tarihteki şerefli yerini alacak. Millî Görüş iktidarında, Allah’ın verdiği bütün nimetler, milletin saadet ve refahı için harekete geçirilecek. Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya kurulacak. Millî Görüş iktidarında faiz olmayacak, vergiler haklı kaynaklardan alınacak, köle düzeni vergilerinin tamamı kaldırılacak. AK Parti’nin ve Sayın Erdoğan’ın gündeminde, adil emek düzenine geçmek gibi bir hedef yoktur. Bunu en iyi ifade eden Erbakan Hocamız olmuştur: “Birtakım namazında niyazında adamlar; Hocam siz bu AKP’nin aleyhinde konuşuyorsunuz, CHP mi gelsin? diyor. Hadi oradan. Ne CHP’siymiş? AKP ile CHP’nin ne farkı var? Ben sana işbirlikçilerden bahsediyorum, sen hâlâ Türkiye’de 2 parti olduğunu öğrenmemişsin. Bir Saadet Partisi, yani Millî Görüş; bir de diğerleri. CHP de, AKP de IMF’ci, ABD’ci… Sen çocuk musun?” Gerçek; Millî Görüş, yalan ise işbirlikçiliktir. Selam hidayete tabi olanlara…
