Adil Liderlik ve Sorumluluk
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Milli Görüş hareketi, bu asrın en mühim hareketidir. Milli Görüş hareketinin gerilemesi, girdiği seçimlerde netice alamamasıyla olmaz. Alınan olumsuz seçim sonuçları geçicidir. Asıl tehlike, hareketin fikri temellerini yitirmesi sonucunda uğrayacağı yenilgidir. İslam toplumu, kendisini var eden fikri temellerinden uzaklaştığından mağlup olmuş, bu yenilginin sebeplerini ciddiye alarak, kendisini Kur’an, sünnet ve salim fıkıh ile yenileme yoluna gitmediği için de, ırkçı emperyalizmin esaretinden kurtulamamıştır. Bu durumu en iyi okuyan ise, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’mız olmuş, İslam ümmetinin kaybettiği fikri temeli yeniden ihya için çetin bir mücadelenin içine girmiş ve bu mücadelede önemli mesafeler kat etmiştir. Erbakan Hoca’mızın verdiği bu mücadele, sanki Hz. Musa’nın Firavun’a karşı, kendi döneminde verdiği mücadelenin bu asırda tekrarlanan bir örneği gibidir. Bu mücadele çok boyutlu bir mücadeledir. Bu mücadele, sadece Firavun karşısında elde edilen zaferle neticelenmedi. Bu mücadelenin zaferden sonraki evreleri, daha çetin mücadelelerin yaşandığı süreçler olarak önümüzde duruyor. Hakka inanan bir toplum, “işittik ve itaate ettik” esasından koptuğu zaman da mağlubiyetlerin kapısını açmış oluyor. Hz. Musa ümmetinin Tih Çölü’ndeki fikirsiz, lidersiz ve devletsiz sürecini hiçbir Milli Görüşçü unutmamalıdır. Günümüzde, cehennem çağrıcıları, saray mollaları, çağdaş Samiri’ler, ortaya koydukları hissi ve şahsi liderlikler sayesinde İslam coğrafyasını, baştan sona bir Tih’e çevirmekten geri durmadılar. Yalancı fecirlerle İslam toplumunun enerjisini tükettiler. Müslüman toplumu peşinden sürükleyen hissi, şahsi ve karizmatik liderliklerin ümmete İslami şuur vermek gibi bir dertleri de olmadı. İslam toplumunu oyalayan, bir taraftan başka bir tarafa savuran ve kendisine gelmesine engel olan, bu liderliklerdir. Bu liderlikler, fert ve toplumu kalkındırmayı gaye edinmediğinden, ümmeti hayal kırıklığına uğratmaktan başka bir işe yaramadı. Ümmeti kamplara böldüğü gibi onu yorgun ve bitkin düşürdü. Fert ve toplumu düşüşten, geri kalmışlıktan, şer güçlerin istilasından, iç kargaşadan, yıkımdan, talandan ve tarih sahnesinden silinip yok olmasından kurtaracak tek liderlik fikri liderliktir. Milli Görüş’ün benimsediği liderlik, adil olan bu fikri liderliktir.
AMENTÜ
Milli Görüş’ün fikri temeli İslam’ın amentüsüne dayanır. Peygamber Efendimiz, bu amentüyü, bir fikir liderliği olarak tebliğ, beyan ve icra etmiştir. Allah Resulü, “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmeyeceksiniz. Bunlardan biri Allah’ın kitabı diğeri ise benim sünnetimdir” buyurarak İslam’ı bir fikir liderliği olarak; fert ve toplumu hayra davet eden, iyiliği emreden, kötülükleri engelleyen ümmete emanet etmiştir. Milli Görüş’e önderlik edenlerin ve kadrolarının takınacağı tavır, İslam fikriyatını telkin ve teklif etmektir. Bu görevin dayandığı önemli naslardan birisi Maide 67: “Ey Allah’ın Resulü, Rabbinden sana indirileni, Kur’an’ı tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, Allah’ın sana yüklediği peygamberlik görevini ifa etmemiş olursun. Allah, insanların saldırılarından, suikastlarından seni korur. Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfir bir kavmi doğru yola iletip başarıya ulaştırmaz” ayetidir. Bu ayet ve muhtevası İslam ümmetini, bu kapıyı tutan Milli Görüşçüleri de bağlar. Bu görev yapılırken tek ölçü Kur’an’dır. Burada zamana ve mekâna göre lidere ve kadroya başka bir takdir hakkı bırakılmamıştır. Tebliğ ve davet, yapılan cihadın önemli iki esasıdır, iyiliği emretmek, kötülüklerle mücadele etmek de yine cihadın başka önemli iki esasıdır. İslam’ın fikri önderliğini önemsemeyen hissi, şahsi ve karizmatik liderliklerin, İslam dışı olduğu gün gibi aşikârdır. İslam’ın bir fikri liderlik olarak görülmesi, tebliğ edilmesi ve adil bir hayat düzeni olarak hayata hâkim kılınıp uygulanmasını emreden yine İslam’ın kendisidir. Milli Görüşçülerin temel görevi, yukarıda beyan edilen fikri çalışmaları yapmaktır. İslam fikriyatı materyalist ve liberal değil, insan hayatı ve kâinat hakkında vakıaya uygun, akla ve kalbe güven veren fıtri ve külli düzen ortaya koyan bir amentüdür. Evrenseldir, zaman üstü bir düşüncedir. Kulun yaratıcısıyla olan münasebetini tanzim ettiği gibi kulların hayata dair tüm faaliyetlerini düzenleyen mükemmel ilahi bir düşüncedir.
ADİL LİDERLİK
Adil liderliğin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz. Adil liderlik; 1. İslam’ın amentüsünü esas alan fikri bir liderliktir. 2. Bütün insanlığın saadetini esas aldığından, doğal olarak siyasi bir liderliktir. 3. Bölgesel değil, evrensel bir liderliktir. 4. Hayatın gerçeklerini göz ardı etmeyen, temelinde adalet ve merhamet, sevgi ve şefkat olan bir liderliktir. 5. Hakkı üstün tutan, nefis terbiyesini esas alan, önce ahlâk ve maneviyatı önemseyen bir liderliktir. Sıradan bir lider olmak kolaydır. Yukarıda özellikleri sayılan adil lider olmak zordur. Bu liderlik, aynı zamanda hidayet, feraset ve dirayet ister. Adil lider; karizmatik liderlerden farklı olarak, adalet, güven ve saadetin ancak İslam fikriyatı ile sağlanacağına inanır ve bu inançla hareket eder. İslam toplumunun muhtaç olduğu liderlik, adil liderliktir. İslam toplumu; sağcılık, solculuk, muhafazakârlık üzerinden siyaset yapan cambazlar kadar, “İslam’da siyaset yoktur” iftirasıyla yola koyulan cemaat liderleri yüzünden, köle düzenlerinden kurtulup adil düzene geçemiyor.
İslam toplumu; şuursuz ve derdi İslam’ın telkin ettiği adil düzen olmayan liderliklerin cenderesinden Milli Görüş’ün adil liderliği ile kurtulabilir. Bu hakikat, Milli Görüş’ün lider ve kadrolarının üzerine büyük bir vebal yüklemektedir. Milli Görüş lider ve kadrolarının bu görevin altından kalkmaları, şuurlanma, çelikleşme ve üretim ile mümkündür. Selam hidayete tabi olanlara…