Güçlü Toplum, Güçlü Devlet

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Bir kişinin, bir kadronun ve bir toplumun karakterini, ahlak ve niyetini, duygu ve düşüncesini, davranış biçimini onların dillerinden rahatlıkla öğrenebilirsiniz. Cumhur İttifakı parti sözcülerinin, muhataplarını tahkir için kullandıkları zillet, illet türünden birçok kelime ve ifadeye şahit olursunuz. Bireyin bazı doğal haklarını elinden aldıkları, toplumun yetkilerini kısıtladıkları için, ortaya çıkan çaresizliklerini, bu kelimelerle örtmeye çalışıyorlar. Fert ve topluma, cahilce yapılan bu müdahaleler ve suni yapılanmalar yeni, yeni problemleri de beraberinde getiriyor. Bir yanlış, başka bir yanlışı ve bir sapkınlık başka bir sapkınlığı doğuruyor ve böylece insanlar aradığı saadeti bir türlü bulamıyor. Bilim ve teknolojik imkânlar, basın yayın ve iletişimdeki kolaylıklar, topluma yön veren dinamiklere, bireyi kullanma, onu çağdaş köle yapma ve haklarını elinden alma, böylece onu zayıf ve güçsüz kılma imkânını veriyor. İnsanı yaratılış ayarlarından uzaklaştıran kapitalizm ve materyalist eğitim, onu işbirlikçi zalimlerin önünde çaresiz bir varlık haline düşürmüştür. Müslümanın, Müslümanlığının önemli bir parçası elinden koparılıp alınmıştır. Bunun için insanlık, modern veya çağdaş kölelik dönemini yaşıyor. Bu millet, bir lokmaya ve bir hırkaya razı olur hale gelmiştir. İnsanın maddi ve manevi varlığını geliştirmeye yönelik, hiçbir müspet icraatı olmayan Sayın Erdoğan ve AK Parti iktidarının hala kabul görüyor olmasının temelinde, sulandırılmış İslam anlayışı yatmaktadır. Önce Ahlak ve Maneviyat olmadan bir toplum güçlü olamaz. Üretmeyen bir ülke de güçlü bir ülke olamaz. İnsana İslam’ca bakmayanlar, insanı kölelikten kurtaramazlar. Bunun için zaman değişim zamanıdır. Millet bu değişimi Milli Görüş ile yaptığında aradığı saadete kavuşacaktır.

EKONOMİ TARLASI
Ekonomi tarlasına faiz ekenlerin ve yanlış vergi tahsil edenlerin sebep oldukları ekonomik yıkım, şaşılacak bir durum değildir. Faiz ve haksız vergiler, emek hırsızlığıdır. Ekonomi tarlasına siz helal ürün ekerseniz, refah biçersiniz. Bozulmuş ekonomiyi ıslah edebilmenin yolu, üretimdir, helal kazançtır, emeğe saygıdır. Zulmü ve sapkınlığı ortadan kaldırmak, günahkârlığı kontrol etmek ve adaleti gerçekleştirmek, ancak maddi ve manevi kalkınma ile olur. Bu ise ıslah edici siyasi güçle gerçekleşir. Halka hizmet niyetiyle iktidara talip olmak, bir inanç ve insanlık görevidir. Hak hukuk peşinde koşanlar önce insanı tanırlar, toplumu tanırlar, Allah, Peygamber ve İslam’ı tanırlar, aradaki dengeyi koruyarak insanı yaşatabilirler. İnsan hukukun, hakkın ve doğrunun peşinde değil, gücün, kuvvetin, güçlü olmanın ve kuvvet bulmanın arkasından koşturursa, bundan sadece kendisi zarar görür. Allah’ın kendisine insan olma şerefini bahşettiği, yaratıkların en değerlisi, ruh ve beden dengesiyle en güzel kıvama sahip olan, yeryüzünde Rabbinin halifesi olan birey, fikir, his, irade ve ünsiyet gibi melekelerle donatılmıştır. His iyiyi kötüden, fikir doğruyu yanlıştan, irade faydalıyı zararlıdan, ünsiyet ise adaleti zulümden ayırır. İyi, doğru, faydalı ve adil olan haktır. Adil Düzendir. Kötü, yanlış, zararlı ve zulüm olan ise batıldır. Faizci kapitalist düzendir. Hisler ne yapılacağına karar verir, yani iyiliğin ne olduğunu belir. Fikirler nasıl yapılacağına karar verir, yani doğruyu bulur. İrade ne zaman yapılacağına karar verir, yani faydalıyı yapar. Ünsiyet ise nasıl paylaşılacağına karar verir, yani adil bölüşüm yapar. İşte yeryüzünde mevcut olan hak ile batıl mücadelesinde bütün bu özellik ve güzelliklerini tam kapasite ile çalıştırarak faaliyet gösteren kişiye biz Milli Görüşçü diyoruz. Milli Görüşü ise, sadece Saadet Partisi temsil ediyor. Milli Görüşçü olduğunu söyleyen kimi partiler ise sadece palyaçoya benziyor. Saadet Partisi ise ekonomi tarlasına helal ürün ekmeye çalışıyor.

ULUS VE ÜLKE
Toplum denilen şey, bireylerden oluşur. Bireyde ruh ve beden olarak görülen zemin, toplumda ulus ve ülke olarak kendisini gösterir. Böylece toplumda meydana gelmiş olan dini, ilmi, iktisadi ve siyasi kurumlar, toplumu meydana getiren unsurlar olup bireyin melekelerinin toplumdaki uzantılarıdır. Eğer bir toplumda bu dört unsur ve kurum, kendi aralarında dengeli olup tam kapasite ile çalışırsa işte o toplum güçlü millet sayılır. İnsan ruh ve bedenden meydana gelir. Ruhi yapısı manevi, bedeni yapısı ise onun maddi yönünü oluşturur. İnsanların his ve inanma, düşünce, irade ve ünsiyet gibi yetenekleri ile önce hisseder ve bu hislerini düşünmeye başlar. Düşüncelerini oluşturarak bir karara varır ve iradesini kullanır. İradesini kullanırken diğer insanları, yani içinde yaşadığı toplumu hesaba katar. Böylece Adil Düzeni bulur. Bugün, güçlü fert ve güçlü devlet olabilmek için yeniden yapılanmak gerekir. Sadece bilim ve teknolojiye dayanarak veya silah gücüne dayanarak insanlara zulmetmek İsrail’in Filistinlilere yaptığını yapmak insanlık dışı bir olay ve zulüm olur. Müslümanlar, Müslümanca olmazlar ve Allah’ın Kur’an yolundan uzaklaşırlarsa, işte böyle ABD ve İsrail’in maskarası olurlar. Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya kurmak için İslam’ca düşünmek ve yaşamak gerekir. Bu ise iddia ile olmaz, ispat ile olur. İsrail terör devletinin ilk başbakanı olan David Ben Gurion,1948 yılında koltuğuna oturduğu zaman ona, ziyarete gelenlerden birisi şöyle diyor: “Müslümanların kitabı Kur’an’da Yahudiler devlet kuramayacaklar diye yazılı imiş ne dersiniz?” Ben Gurion; “Siz bana o Kur’an Müslümanlarını getirin o zaman onlarla bu konuyu görüşürüz” cevabını vermiş. AB’yi medeniyet projesi, faizci kapitalizmi, muteber düzen, ABD ve İsrail’i stratejik müttefik edinirseniz, siz Kur’an’a itibar eden şuurlu bir Müslüman olamazsınız. Selam hidayete tabi olanlara…