İkinci Tur Cumhurbaşkanlığı Seçimi
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
28 Mayıs’ta seçilecek olan cumhurbaşkanı hem devleti temsil edecek hem de tek kişilik hükümet yetkili olacaktır. Bu sisteme Türkiye, 2018 seçimleri ile geçti. Sistem gereği, cumhurbaşkanı her şeyin tek sorumlusu, ancak hiçbir şeyden sorumlu tutulamıyor. Cumhur İttifakı bileşenleri ve arkasındaki derin güç, bu sistemin devam etmesini istediği için Sayın Erdoğan’ın yeniden seçilmesini istiyor. Çünkü Büyük İsrail Projesi’nin hedefine ulaşması için yapılması gerekenler tam olarak bitmedi. Millet İttifakı bileşenleri ise denetlenemeyen bu tek kişilik hükümet sisteminin değişmesini ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi vaadiyle seçimlere katıldı. Cumhurbaşkanı adayı olarak da Sayın Kılıçdaroğlu’nu gösterdi. Burada önemsenmesi gereken şey; tarafların tercih ettiği siyaset tarzı ve dilidir. Cumhur İttifakı bileşenlerinin ve özellikle Sayın Erdoğan’ın siyaset tarzı, kutuplaştır, ötekileştir, seçimi kazan ve iktidarını devam ettir anlayışıdır. Millet İttifakı bileşenlerinin siyaset tarzı ise barıştırmak, kucaklaşmak, bütünleştirmek anlayışıdır. Kendisini Müslümanlıkla tanımlayan bir toplum, bu iki siyaset tarzını, inançlar ve benimsenen güzel ahlak kurallarına göre ele alarak karar vermelidir. Müslüman ölçülü adamdır ve onun ölçüsü, Kur’an, sünnet ve salim fıkıhtır. Üretilen yalanlara kulak verenler, bir insanı olmadık vasıflarla itham ederek itibarsızlaştıranlar, Kur’an’ın ortaya koyduğu esas ve ahlakı hiçe saymış olurlar. Hesap gününde ise bu yaptıklarının altında kalırlar.
DEVLET BAŞKANI
Müslüman bir devlet başkanının görevi, din ve dünya işlerini düzene koyarak fert ve toplumun iki cihan saadetine vesile olmaktır. Fert ve toplumun iki cihan saadeti için onların yönetimine talip olmak, İslam’ın önem atfettiği işlerdendir. Fert ve toplum saadetinin gerçekleşmesi böyle bir devlet başkanlığı ile mümkündür. Devlet başkanının en önemli özelliği, adil olmasıdır. Devlet başkanını adil yapacak olan ise doğru hak anlayışına itibar etmesidir. Devlet başkanı emin, ehliyet ve liyakat sahibi olmalıdır. Önce ahlak ve maneviyata itibar etmeli, ilim ve hikmet sahibi olmalıdır. Akıllı ve ahlaklı olmalı, boş söz ve işlerden uzak durmasıdır. Dürüst olmalı, yalandan nefret etmelidir. Paraya, pula karşı zaafları bulunmamalı, zulümden kaçınmalıdır. Fert ve toplumu yaşatacak, maddi ve manevi kalkınmaya önem vermeli, israfçı olmamalıdır.
GÖREV VE SORUMLULUK
Adil bir düzende bir lider için görev ile sorumluluk birbirine denktir. İktidar sahibi olmak, yetki sahibi olmak demektir. Yetkili olmak da sorumluluk boyunduruğu altına girmektir. Yönetimin başında olan kimse, görevini yapmaz veya aksatırsa sorumluluklarından kaçmış olur. Devletin başı olduğu için lider, millet ve devlet işinden birinci derecede sorumludur. Devlet ve millet yararına olan şeyleri, ilim adamları, kabine ve sivil toplum kuruluşları ile istişare eder. Hiçbir durumda hukuku çiğneyemez. Hiçbir mazeret, halkına zulüm ve işkence yapmasına kapı açmaz. Hukuk ve insan hakları bakımından halktan farklı ve imtiyazlı değildir. Yani yargılanabilir. Allah için yerine getirmesi gereken adalet ve imar konusunda ihmalde bulunamaz. Hak ve adalet ölçülerini korur, israfı ve rüşveti önler. Fert ve toplumun emniyet ve asayişini sağlar. İyilikleri emreder, kötülükleri yasaklar. Faizle, kumarla, içkiyle, zinayla ve hiçbir büyük günah ile ilişkisi olmaz. Kötüler ve kötülüklerle mücadele eder. Devletin gelirlerini meşru olarak toplar, haksız ve aşırı vergilerden kaçınır, adil ve düzenli bir şekilde harcar. Çalışanların, hak ettiği ücretleri tespit eder ve dağıtır. Kamu hizmetlerinin düzgün yapılmasını sağlar. İbadet hürriyetinin önündeki engelleri kaldırır ve gençleri ibadete ve güzel ahlaka yönlendirir. Etraf ve sanatkârı, sanayici ve çiftçiyi korur, onlarla arasına etten duvar örmez. Çünkü mağdur ve mazlumların iniltisi Rahman’ın arşını dahi titretir. Bir emanet olan kamu malını korur. Devlet malında henüz tüyü bitmedik yetimlerin hakkı vardır. Bunlara ihanet eden asla iflah olmaz. Fert ve toplumun mukaddes değerlerini korur. Mukaddes değerler; devletin, fert ve toplumun izzet ve şerefidir.
NE OLACAK?
28 Mayıs günü; seçme hakkını elinde bulunduran seçmenler, yukarıda saydığımız görevleri yapacak olan devlet ve hükümet başkanını seçecekler. Sayın Erdoğan da, Sayın Kılıçdaroğlu da, ben Müslümanım diyen iki vatan evladıdır. Bu konuda harici zihniyetli troll’lerin, telkinlerle ürettiği, itham ve iftiralara itibar etmemek gerekir. Seçmenler, iki aday arasında, akıl, ilim ve hikmet ekseninde bir ölçme ve değerlendirme yaparak seçim yaparlarsa, doğru olan adaya yönelebilirler. Hamasetle değil ferasetle oy kullanmak, fert ve toplumu saadete ulaştırır. Sayın Erdoğan’ın yirmi yıllık iktidarı, onun için büyük bir belgedir. Bu iktidar döneminde, fert ve toplumu ayakta tutan ahlaki ve manevi değerler tahrip edilmiş, yürütülen faizci kapitalizm ile ekonomi tahrip edilmiş, faize bulaştırılmadık kimse bırakılmamıştır. Sermaye yandaşa aktarılmış, millet, ezan, vatan ve bayrak söylemleriyle açlığa mahkûm edilmiştir. Benimsenen materyalist eğitimle gençlik, ahlaki ve manevi değerlerden habersiz yetiştirilerek ifsat edilmiştir. Bütün bunlar, AK Parti iktidarının karnesidir. Sayın Erdoğan’ın, tercih ettiği bu politikalardan döneceğine dair hiçbir emare yoktur. Millet İttifakı’nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu ise devlette çalıştığı dönemler, onun için önemli bir referanstır. İlim ve hikmet sahipleri, onu dürüst ve samimi bir kimse olarak tanımlıyor. Kim ne derse desin, gerçekleşecek bir iktidar değişikliği en fazla Sayın Erdoğan için saadet olacaktır. Zaman değişim zamanıdır. Milletimiz, ferasetiyle bu değişimi sağlayacak bilgi ve birikime sahiptir. Saadet Partisi’nin bulunduğu yerde, ifsat değil ıslah olur. Selam hidayete tabi olanlara…