Milli Görüş; Emanete Sahip Çıkmaktır
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
2023 seçimlerini geride bıraktık. Yaratılış gayemizi unutmadan, hayatımızı iman ve cihat şuurunun dışına çıkarmadan, şuurlanma, çelikleşme ve üretim hedeflerinden sapmadan, davasına kilitlenmiş bir Milli Görüş topluluğu olarak yolumuza devam etmek gerekir. Bilmeliyiz ki İslam’sız saadet olmaz. İslam ise sadece kendi orijinal mefhumları ile anlaşılır. Bunun usul ve üslubu Kur’an’da ve Peygamberimizin sünnetinde mevcuttur. Biz Milli Görüşçüler, bu usul ve üslubun dışında, kendi zannımıza göre başka bir usul ve üslup geliştirirsek, yolumuzu şaşırırız. İnsan, İslam için yaratılmış Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. İnsanın halife olması, teklif edilen emaneti yüklenmeyi kabul etmesindendir. Allah Teâlâ bunu bize Kur’an’da şöyle haber veriyor. Ahzap 72: “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, sorumluluğundan korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” Yüklenilen emanetin sorumluluğunu unutmak, zalimlik ve cahilliktir. İslam; fert ve toplum için mecburi istikamet, ben Milli Görüşçüyüm diyenler için de tek hak davadır. İslam; Allah Teâlâ’nın bizlere emanet ettiği bir hayat düzeni ve rızasıdır. “Allah nezdinde hak din İslam’dır…” Rabbimiz buyuruyor: “… Size din olarak İslam’ı seçip-beğendim…” “Kim, İslam’dan başka bir din ve düzen ararsa, bilsin ki kendisinden böyle bir din düzen asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.” Şuurlu bir Müslümana yakışan, İslam’ı akide ve düzen olarak, ayakta tutmak ve Allah’ın rızasını kazanmaktır. Rabbimiz buyuruyor. Şuara 13: “Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu din, Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine peygamber seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.” Şuurlu Müslümanlar; İslam’ı akide ve düzen olarak ayakta tutma mücadelesini tek bir ümmet, şuurlu bir teşkilat halinde yürütürler. Ümmet olmadan, şuurlu bir teşkilat olmadan bu yükün altından kalmak Allah’ın sünnetine aykırıdır. Ümmet; bir lider etrafında toplanarak insanları hayra davet etmek, iyiliği emredip hâkim kılmak, kötülüğü men edip kökünü kurutmak için çalışan şuurlu bir topluluk ve teşkilat demektir. Böyle olmak bir emirdir. Ali İmran 104: “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir ümmet bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” Kurtuluşa ermenin ve zafere koşmanın başka bir yolu yoktur. Bu görevleri yapan ümmet ve teşkilat, insanlık için hayırlı olarak tanımlanmıştır. Ali İmran 110: “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız…” Bu görevleri yapmayan bir topluluk ve teşkilat, insanlık için hayırlı olamaz.
AHLAKİ VE İNSANİ ESASLAR
Hakk’ı üstün tutan bir topluluk ve teşkilat olmanın bir takım ahlaki ve insanı kuralları vardır. Bu kurallar, teşkilatın her ferdinin kendi şahsına, birlikte çalıştığı arkadaşlarına, önde yürüyen çekirdek kadroya, maddi ve manevi varlıklarına karşı yerine getirmesi gerekli olan görevlerdir. Teşkilatın liderden üyeye her bir ferdinin hatalı davranışlardan sakınması zorunludur.
Benlik: Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen adamın hastalığıdır. Ben diyen insan, hep kendi dediğinin olmasını ister. Onun dediği olursa her şey düzgün, dediği olmazsa her şey felakettir anlayışı sakat bir anlayıştır. Lokman 18: “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” Tefrika: Hakk’ı savunan bir teşkilatı zayıflatacak ayrı baş çekmelerdir. Tefrika haramdır. Tefrika yapanlar, davaya, fert ve topluma zarar vermiş olurlar. Emredilen ittifak halinde olmaktır. İnsanlığı tehdit eden bu kadar büyük tehlikeler karşısında aynı gayeye sahip olan insanların kenetlenmesi gerekir. Bunu sağlayacak olan ise öncelikle emir sahipleridir. Makam mevki hırsı, şahsi menfaat isteği: Bu bir kimsenin kendisi için çalışması anlamına gelir ki, bu çok zararlı bir davranıştır. Görev istenmez verilir. Görevi verecek olan emir sahipleri de görevlendirmeleri adil bir şekilde, ehliyet ve liyakat esasına göre yapması gerekir. Dedikoduya itibar etmek, tenkitçilik: Bu, toplumu ve teşkilatı birbirine düşüren, gücünü zayıflatan çok zararlı bir hastalıktır. Uyarılarımızı güzel ahlak çerçevesinde ilgili kimseye yapmalıyız. Kötü zanda bulunmak: Bundan şiddetle kaçınmak gerekir. Tembellik, laf ebeliği: Hayır için bütün gücüyle cihat etmek konuşulacak bir şey değil, yapılacak bir görevdir. Tehircilik: Çalışmaları ve onunla gelecek saadeti engelleyen hatalı bir davranıştır. Bugünün işi, yarına bırakılmamalıdır.
NASIL OLMALIYIZ
Emanete sahip çıkmayı kendisine yol edinmiş Milli Görüşçüler olarak güçlü bir inanca sahibi olmalıyız. İlim sahibi olmalıyız. Kulaktan dolma şeylerle cihat yapılamaz. İhlâs sahibi olmalıyız. Gösteriş için değil Allah rızası için çalışmalıyız. İttika sahibi olmalıyız. Hak ve hukuku korumalı, adil ve dürüst olmalıyız. İttifak içinde olmalıyız. Uyumlu insan olmalıyız. İyi ahlak sahibi olmalıyız. Gıybet, dedikodu, haset, kibir, kin, iftira ve kulis yapmak gibi hastalıklardan uzak olmalıyız. İhsan sahibi olmalı, istişare ederek çalışmalıyız. Allah ve Resulünün emir ve yasaklarına itaat etmeliyiz. Sadık olmalı ve nefsimizi terbiye etmeliyiz. Kardeşlik hukukunu korumalıyız. İdeallerimiz için fedakârlık yapmalıyız. Duamız şu olsun: Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Zira tövbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. Selam hidayete tabi olanlara…