Örnek Bir Lider Olarak Peygamberimiz
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Hz. Muhammed’in (S.A.S.) Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna inanmak, mümin olmanın temel bir esasıdır. Bu bakımdan, O’nun risaleti, insan hayatının tamamı için mükemmel bir örnekliktir. Allah’ı seven ve iman eden her insanın O’na uyması gerekir. Peygamberimize itaat etmek, Allah’a itaat etmektir. İsyan etmek ise Allah’a isyan etmektir. Küfür ve zulüm yoluna sapıp Peygamber’in telkin ve teklif ettiği İslam’a bir hayat düzeni olarak tabi olmayan inkârcı Yahudiler, müşrik Hıristiyanlar ve işbirlikçi münafıklar, ahirette hesap gününde yerin dibine batırılmayı temenni ederler. Allah her peygamberi, ancak itaat edilmesi için göndermiştir. Din ve düzen olarak İslam yolu bellidir. Kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin tabi olduğu İslam yolundan başka bir yola; faizci kapitalizme saparsa, o yolda kalır ve cehenneme atılır.
Allah’tan başka yaratan ve yaşatan başka bir ilah yoktur. Bunun için Allah’a ve Resulüne, iman edip, emir ve yasaklarına uymak tek doğru yoldur. Babalarımız, oğullarımız, kardeşlerimiz, eşlerimiz, hısım akrabamız, kazandığımız mallar, kaybolmasından korktuğumuz ticaret, hoşlandığımız evler, konaklar, saraylar bize Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihat etmekten daha üstün gelirse fert ve toplum olarak hiçbir saadete ulaşamayız. Çünkü Allah, fasıklar topluluğuna hidayet etmez. Peygamberimizi Allah, âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Bizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. Çünkü o, bize çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir. Böyle bir peygamberi örnek bir lider olarak benimsemek büyük bir saadettir.
PEYGAMBERİMİZ
Peygamberimizi örnek alacağımız konuların başında cihadı gelmektedir. Bütün insanlığa ve tüm âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz, Allah’a davetin önünde engel olan zalimlere karşı; kendisinin, aynı zamanda “savaş peygamberi” olduğunu belirtmiştir. Dost-düşman, kabul etmek zorundadır ki, O’nun savaşları da, baştan sona bir rahmet ve merhamet üzerinedir. O ve O’nunla birlikte hareket eden müminlerin savaşı öldürmek için değil, dirilmek içindir. İnsanları zulüm, fitne ve fesattan kurtarmak için, başka türlü yola gelmeyen saldırgan fesatçı zalim Siyonistleri ve işbirlikçilerini güçten başka bir şey durdurmaz. İslam karşıtları, çoğunlukla düşünceye karşı savaş açarlarken; İslam, savaşı bile düşünce ile önlemenin yollarını aramıştır. Buna rağmen, inkârcılar, müşrik ve münafıklar sapık adamlar ve batıl davalar yolunda savaştıkları için, iman edenler de Allah yolunda savaşmak zorundadır.
Saldırgan zalimlere karşı teslimiyet değil, onlara hadlerini bildirmek ve hiç kimseye zulmetmelerine fırsat vermemek, önemli bir Müslümanlık görevidir. Peygamberimiz, İslam düşmanlarına karşı verdiği mücadelede, yetenekli bir lider, çok basiretli bir mücahit, dâhi bir komutan idi. Başkalarının savaş ve eğitimle öğrenemediği savaş tekniğini O, vahyin kılavuzluğu ile bilirdi. O’nun tüm güzel vasıflarında olduğu gibi, savaş dehası da peygamberliğinin ispatıdır. Cesareti, istişareye önem vermesi, eldeki imkânları en üst seviyede kullanması, maneviyatı, dua ve ibadeti esas alması, Peygamberimizin önemli özelliklerindendir. Peygamberimizin savaşları şöhret ve ganimet için değil, Kur’an nizamı, Adil Bir Düzen kurulsun içindir. Ordu komutanı ve devlet başkanı olduğu halde savaş cephesinin gerisinde değil; cephenin ortasında, hatta zaman zaman en başında savaşmıştır. Ordusunun moralini en üst düzeye çıkaracak her güzel yolu kullanmıştır. Komutan tayininde ve onlara nasihatlerde de örnek bir seçici ve eğiticiydi. Şayet bu asrın savaş tekniklerini çok iyi bilen bir eleştirmen, o yüce insanın savaşlarını inceleyip tenkide tabi tutacak olsa, savaş tekniği açısından hatalı hiçbir yön bulamayacak, O’nun bu imkânlarla uyguladığı taktik ve davranışlardan daha doğru başka bir yöntem gösteremeyecektir.
İSTİŞARE
İyi bir lider ve komutan, salt kendi bilgi ve tecrübelerine güvenmez; uygun ehil ve emin kişilerle istişareyi ihmal etmez. İyi bir lider ve komutan yönettiği insanların akıl, kalp ve bedeni kuvvetlerinden de en az elindeki araçlar kadar yararlanmasını bilen kimsedir. Bütün bunlar, en yüksek oranda, büyük komutan ve lider Peygamberimizde mevcuttur. İstişare tüm savaşlarda, savaş planları ve savunma yöntemleriyle ilgili olarak, Peygamberimizin ihmal etmediği bir esastır. Bedir’de Habbab bin Münzir’in, mevzilenen yerden başka bir yere, Bedir kuyularının yanına taşınma teklifine kulak vermiş ve onu uygulamıştır. Bedir’e katılamamış genç ve cesur Müslümanların teklifiyle Medine dışında Uhud çevresinde ordusunu konuşlandırmıştır. Selman-ı Farisi’nin teklif ettiği “hendek kazmak” gibi o dönemde Hicaz’da hiç bilinmeyen savunma sistemini uygulamıştır. Onun lider ve komutanlığını, başka lider ve komutanlarla mukayese etmek abesle iştigal olur. Günümüzün Müslüman lider ve komutanlarının Peygamberimizden alacağı en önemli ders, bu ve benzeri istişare uygulamalarıdır.
ŞECAAT
Peygamberimiz, savaş ateşinin kızıştığı, vahşet ve dehşetten en yiğitlerin korktuğu zamanlarda bile savaş alanında askerleriyle birlikte olmuştur. Hz. Ali anlatıyor: “Biz, savaş kızıştığı zaman Resulullah’la (S.A.S.) korunurduk. Kendisinden düşmana daha yakın kimse olmazdı.” Huneyn Savaşı’nda ordunun çoğunluğu kaçtığı ve neredeyse yalnız kendisi ok ve mızraklara hedef olduğu halde sebat etmeseydi, Müslümanlar yenilgiye uğrayabilirdi. Uhud Savaşı’nda dişi kırılmış, yanağı yarılmıştı. Peygamber’in şehit edildiği haberlerine karşı Resulullah (S.A.S.), savaşın en can alıcı safhasında kendisinin hayatta olduğunu, dostlarına olduğu kadar düşmanlarına da yiğitçe haykırıyor; ordusuna moral verirken, düşmanına korku salıyordu. Bunlar, Resulullah’ın onlarca destansı kahramanlık ve cesaretinden bir-ikisi… Senin, liderliğine muhtaç dünyamız, böyle bir liderlikle kurtulacağı günü bekliyor. Bu liderlik kapısını Milli Görüş tutmuştur. Sorumluluk, Adil Düzen’i kurmak, insanlığın saadetini sağlamaktır. Saadete saadetle ulaşılır. Selam hidayete tabi olanlara…