Zulüm Siyasetine Son Vermek

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Emeviler dönemi valilerinden Zalim Haccac, Müslüman bir kimse idi. Asıl ismi Yusuf bin Sakafi’dir. 661 yılında Taif’te doğan Haccac, küçük yaşlarda hafız olup, bölgesindeki çocuklara Kur’an öğretmenliği yapmıştır. Haccac, Kur’an’ın harekelendirilmesi için ilk çalışmaları başlatan kişidir. Haccac; yaptığı güzel işlere rağmen zalimliği ile anılmıştır. Rivayete göre Haccac; yaşadığı müddetçe Emevilere muhalif olan 120.000 kişiyi öldürtmüş, yüz binlerce insana da zulmetmiştir. Haccac’ın ilk büyük zulmü; Emevilerin komutanı olarak, sahabe Abdullah b. Zübeyr’i Mekke’de sıkıştırması, içine sığındığı Kâbe’yi mancınıklarla yıkmaktan çekinmeyip nihayet onu ele geçirmesidir. Yapılan kanlı savaş sonunda Haccac; Abdullah b. Zübeyr’in başını keserek Şam’a gönderdiği gibi cesedini de asıp halka teşhir etmiştir. Abdullah Bin Zübeyr, cennetle müjdelenen on sahabeden birisi olan Zübeyr Bin Avvam’ın oğludur ve sahibelerdendir. Önemli hizmetlerine rağmen Haccac; muhalif Müslümanlara zulmettiği, acımasız davrandığı için tarihe zalim olarak geçmiştir. Zulüm kimden gelirse gelsin hoş görülemez. Bir Müslüman’ın bu konuyu iyi düşünmesi gerekir. Zulüm, yaratılış düzenindeki uyumu, imar ve ıslahı bozmaktır. En büyük zalim; bir takım iyi hizmetlerine rağmen, ekini ve nesli ifsat eden, kötülükleri emreden, faizci düzeni yürüten, insanların mallarını haksız yere yiyen, kamu malına el uzatan, yaratılış düzenini bozan, adaleti tahrip eden kimsedir. Kur’an’ın zalim diye tanımladığı kimselere meyleden, onları yönetime taşıyan her toplum da zalim olur. Avrupa Birliği’ni, üstün bir medeniyet olarak görmek, faizci kapitalizmi benimseyip yürütmek, ABD ve İsrail’i stratejik müttefik edinmek zulümdür. Bu yolu tercih edenlerin benimsediği siyaset, zulüm siyasetidir. Bunların yaptıkları kimi iyilikler, tercih ettikleri zulüm siyasetini temize çıkarmaz.

ZALİM TİPLERİ
Üç çeşit zalim vardır. Birincisi; inkârcılar, müşrikler ve münafıklardır. Allah’ın ayetleri kendisine hatırlatıldığı zaman kibirlenerek yüz çeviren inkârcılar zalimdirler. Şirk, en büyük zulümdür. Irkçı Siyonizm inkârcıdır. Haçlı Batı, müşriktir. Münafıklık ise zulmün bir başka türüdür. Bunlar ben Müslüman’ım demelerine rağmen, ırkçı Siyonizm’e ve Haçlı Batı’ya meyledip, onların düzenlerine ve hedeflerine koltuk için hizmet eden iş birlikçilerdir. İkincisi; toplum ve kişi haklarına tecavüz edenler de zalimdir. Hak ve adalet dağıtma makamında olanlar, adaletten ayrılırlarsa, zalim olurlar. Halkına zulmeden, kutuplaştıran, kul hakkı yiyen, toplum düzenini sağlamak için Allah’ın bildirdiği hak ve adalet ölçülerini uygulamayan bütün kişi ve iktidarlar zalimdirler. İktidar gücüyle kibirlenenler, kendilerini yüce görürler, şımarırlar, despotluk yaparlar, fert ve toplumu kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmezler. Üçüncüsü; kendilerine zulmedenler zalimdir. İnkârcılar, müşrikler ve münafıklar, azap görecekleri için gerçekte kendilerine zulmediyorlar. Emaneti ehline vermeyenler, yalana kulak verenler, faiz yiyenler, kumar oynayanlar, zina edenler, yetim malı yiyip harama el uzatanlar, içki içenler, hakaret edenler kendilerine de zulmediyorlar. Müslüman olsun, inkârcı, müşrik veya münafık olsun; kim Allah’ın koyduğu hükümleri yok sayarak iş yaparsa, o zalimdir. Hiçbir Müslüman, benim zalimim iyidir diyerek, zalime ve zulmüne rıza gösteremez.

ZALİME KARŞI TAVIR
Müslüman, İslam’ca düşünür ve ona göre karar verir. Zan ve algılarla hareket etmek, bir Müslüman’a yakışmaz. Müslüman’ın duruşu, adaletten yana olmak, adil bir düzeni kurup yürütmektir. Yine bir Müslüman’ın farz olan duruşlarından birisi de zulme, zalime ve zulüm düzenlerine karşı tavır alıp mücadele etmektir. İslam, zalimlere karşı mücadele etmeyi, onların fert ve topluma verdiği zararları önlemeyi farz kılmıştır. Zulme rıza göstermek, zalimlerin yaptıklarına ses çıkarmamak da zulümdür. Bu gerçekten hareketle 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak seçimlerde adaleti esas alan seçmenler ile inançlarının temeli adalet olan Müslüman seçmenler, akıl, ilim ve salim fıkıhla tercihte bulunmak zorundadırlar. Önümüzdeki seçim; Cumhur İttifakı’nın adayı Sayın Erdoğan ile Millet İttifakı’nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu arasında geçtiği ortadadır. TBMM seçimleri de yine bu iki ittifak arasında geçmektedir. Sayın Erdoğan, yirmi yıllık iktidarında yaptıklarıyla ölçülebilen bir adaydır. Yaptıkları yapacaklarını gösteriyor. Sayın Erdoğan ve ekibinin benimsediği siyaset, zalimlerin zulüm siyasetidir. Bu siyasetin üç temel özelliği vardır.

1- İslam Birliği yerine Avrupa Birliği’ni zihniyet olarak tercih etmek. Bu tercihin sonucu olarak yapılan düzenlemeler, ülkede büyük ahlaki ve manevi tahribata sebep olmuş, aile kurumu fesada uğramıştır.

2- Adil Düzen yerine Faizci Kapitalist düzeni tercih etmek. Bu tercih sebebiyle büyük bir ekonomik yıkıma sebep olunmuştur. Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı hale gelinmiş, üreten yerli ve milli bütün fabrikalar kapatılmıştır. Sanayisi yalnızlığa terk edilmiş, toplum tüketim ve israfa yönlendirilmiştir. Ülke faiz ve haksız vergilerle ağır bir borç yükünün altına sokulmuştur.

3- ABD ve İsrail stratejik ortaklığına dayanan dış politika tercihi sebebiyle, şahsiyetli dış politika hedeflerinden uzaklaşılmış, coğrafyamızın BOP için yumuşak lokma haline getirilmesine katkı sağlanmıştır. Bu politikalar aynıyla devam etsin diyenler, elbette ki vebaline katlanarak, tercihini Sayın Erdoğan ve Cumhur İttifakı’ndan yana kullanacaktır. Yok, bu böyle gitmez diyenler ise tercihini Sayın Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’ndan yana kullanacaktır. İki aday da ben Müslüman’ım diyen vatan evlatlarıdır. Aralarındaki fark, zulüm ve adalet farkıdır. Sayın Kılıçdaroğlu; “…kul hakkı yemem. Harama, beytülmale el uzatmam…” diyor. Sayın Erdoğan’ın ise 20 yıllık iktidarında yaptıkları ortadadır. Bir millet, layık olduğu idareyi bulur. Allah adildir. Adalet ve refah isteyen bir topluma zalim bir yönetici vermez. Kazanan millet olur inşallah. Selam hidayete tabi olanlara…