Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun °C
Samsun
°C
°C
°C
°C
°C

Hak ile Hükmetmek

31 Aralık 2022 05:30

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Adaletle yönetmeyen, hak ile hükmetmeyen veya hükmetmeyeceği önceden bilinen kimselere iktidar emanetini teslim etmek büyük bir vebaldir. Zalimin zulmüne rıza, zulüm olduğu gibi, onun zulmüne yardım etmek, onun zulmetmesine sebep olmak da büyük bir zulüm ve büyük bir günah olur. Bu, ben Müslüman’ım ve insanım diyen herkes için geçerlidir. Burada iktidar gücü bir emanet ise bu emaneti yüklenecek olan emir sahibinden istenen şey, hak ile hükmetmek, adaletle yönetmektir. Adaletle yöneten, hak ile hükmeden bir iktidar, emindir.

İktidar yetkisiyle görevlendirilen insanın; hakkın telkin ve teklif ettiği hak ve adalet esaslarına göre insanlar arasında hükmetmesi gerekir. Eğer insanların haktan ve adaletten uzak istek ve arzularına uyacak olur, insanlar arasında kendi zan ve kabullerine göre hükmederse, bu istek ve arzular onu Adil Düzen’den saptırır, emin olma özelliğini yok eder, güveni yitirir ve iktidar emanetini kötülükler için kullanmış olur. İktidar emanetini yüklenip gereklerini yerine getiren insana Allah merhamet eder ve onu bağışlar, ama emanetin gereklerini terk edip hak yoldan sapanlar ise, ahireti ve oradaki akıbeti unuttuklarından, onlar için şiddetli bir azap vardır. Yüklendiği iktidar emanetine gereği gibi riayet etmeyen insan zalim ve cahildir. İktidar emanetine riayet, imandan kaynaklanır ve takvanın da bir gereğidir. Emanete riayet etmemek ise, bir çelişkidir, bu da münafıklığın gereğidir. Geliniz hep beraber sorumluluklarımızı gözden geçirip iktidar emanetini ehline verelim. İktidar emanetini yüklenmeye ehil olanlar, Milli Görüşçüler, Saadet Partililerdir.

SORULAR

Saadet Partisi’nin yeri ile ilgili birçok soru soruluyor. Bu soruları soranların önemli bir bölümü, eskiden Milli Görüşçü olan, şimdi de kendilerini Muhafazakâr Demokratlar olarak tanımlayan kimselerdir. Bu soruları soranlar, aynı zamanda; siz nasıl din düşmanlarıyla, HDP ile beraber olursunuz, sizin yeriniz Cumhur İttifakı’dır gibi itham ve tekliflerde de bulunuyorlar. Bu soruları hakikati öğrenmek için soranlara verilen makul cevaplar, faydalı olurken, bu soruları maksatlı soranlar için ise, vakit israfından başka bir netice doğurmuyor. Bilinmelidir ki Milli Görüşçüler, Saadet Partililer, kin ve nefrete dayalı olarak kurulan hiçbir ittifakın içinde yer almaz. Saadet’in içinde bulunduğu ittifaklar, milletin lehine olan icraatları yapmak niyetiyle kurulan ittifaklardır. Milli Görüşçüler, zanna dayalı, maksatlı ithamlardan zerrece etkilenmez. Biz hiçbir zaman, hiçbir parti veya grupla, temel esaslarımızdan taviz vererek iş tutmayız. Biz ıslah ederiz, ancak kimsenin fesat işine ortak olmayız. Hakkın bir tesir gücü vardır. Bizler, söylediğimiz “hak sözün” tesir gücüyle bulunduğumuz her yerde etkili oluruz. “Hak söz” aklını ilimle çalıştıran herkesin ortak değeridir. Etkili olması da bundandır. “Hak söz” sadece yalana kulak verenlere, cehalette aydınlık arayanlara fayda vermiyor. Altılı Masa liderlerini bir araya getiren saik, sistemin ıslah edilmesi, milletimizin saadet ve refahının artırılmasıdır. Altılı Masa’nın üzerinde ittifak edeceği cumhurbaşkanı adayı, hedeflenen çalışmaları severek ve inanarak yapacak, akik ve ahitlerine sadık emin bir kimse olacaktır. Başkası da düşünülemez.

GÜVEN DUYULAN

Her bakımdan, kendisine itimat edilen, güven duyulan kimseye “emin” denilir. Bizim lisanımızda bu “yedi emin” olarak kullanılmaktadır. Mümin, emin ve emanet kelimeleri, aynı kökten türetilmiştir. Bütün peygamberlerin en önemli vasfı “emin” olmalarıdır. Bu bakımdan Peygamberimiz, içinde yaşadığı toplum tarafından “Muhammed’ül Emin” olarak anılmıştır. Tarihin hangi döneminde olursa olsun, bir kimse topluma bir dava ile geldiğinde, toplumun ona inanması için o kimsenin “emin” olması gerekir. Emin olma; sırf doğru olma, güvenilir olma, bir işi yapabilme gibi manalarında kullanılmıyor. Azaptan, korkudan kendi kendinden emin olma, anlamında da kullanılır. Gerçekten “emin” olanlar, iktidar emanetini yüklenip iman edenler, salih amel işleyenlerdir. Müminler; emanetlerine ve ahitlerine riayet edenlerdir. Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler, şahitliklerini dosdoğru yapanlar, namazlarını koruyanlar, cennette ağırlanırlar. Emanet kaybedildiğinde, işler ehil olmayanlara verildiğinde kıyameti beklemek gerekir. Güvenilmeyen kimseye, münafık denir.

Bunlar; söz söylerken yalan söyler. Vaat ettiği, söz verdiği zaman sözünde durmaz. Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder, husumet zamanında haktan ayrılır. Böylesi kimselerle yol yürünmez. Emaneti olmayanın dini de yoktur. Bu önemli bir esastır.

NUR GİDER

Emanet insanların fıtratında vardır ve bu, adaletle yönetmeyi, hak ile hükmetmeyi sağlar. Kalplerden bu emanetin kalkması kıyamet alâmetidir. Emanet yavaş yavaş kalkar ilk parçası kalktığında onun nuru da kalplerden çıkar, yerine siyah bir nokta olarak karanlık çöker. Bu böyle devam edip gider, nur yerini katıksız karanlığa ve körlüğe bırakır. O zaman insanlar hainleşirler. Alışverişte hıyanet etmeyen parmakla gösterilir ve “filan kimse doğru adammış” diye şöhret bulur, hâlbuki onun da kalbinde hardal tanesi kadar iman, yani emanet bulunmaz. Bu bilgileri biz hadislerden öğreniyoruz. Zamanımız insanlarının emanet hususundaki halleri ise açı seçik ortadadır. Hıyanet; birisine kendisini güvenilir tanıttıktan sonra, o güveni bozacak ve hakka aykırı iş yapmak demektir. Müslüman ise, herkesin malı, canı ve namusu konusunda kendisinden güvende olduğu kimsedir. Allah’a, kendimize ve insanlara karşı emanetleri yerine getirmek ve hıyanet etmemek iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olmanın şartlarındandır. İşlediğimiz her fiilin muhasebesini yapmalı ve alnımızın akıyla hesabımızı verebilecek halde olmalıyız. Emanetin bir yük, bir sorumluluk olduğunu bilmeliyiz. Biz Müslüman’ız ve İslamsız saadet olmayacağına inanmak zorundayız. Selam hidayete tabi olanlara…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
25 Şubat 2023 10:19
17 Aralık 2022 00:30
30 Kasım 2022 06:28
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.